31 Aralık 2010 Cuma

Doğum Günün Kutlu Olsun Utku Abim


Çok uzun kelimeler etmeye artık ne sen ne de ben gerek duyuyorum abi .. İlk defa benim doğum günümü bu blogda kutlamıştın. O günü hiç bir zaman unutamam insana kendini bu kadar '' öz '' hissettiren bi abim olduğu için ne kadar şanslı olduğumu,hayatta bu kadar değerli birine ihtiyacım olduğunu o gün çok ama çok farklı şekilde anlamıştım ..

Hayatın bu uzun soluklu mücadelesinde karşlıksızca bir şeyleri paylaşabilmek,hayatın içinde bütün yaşanmışlıklara,bütün zorluklara rağmen herkese herşeye şeklini koyabilmek .. Herhalde seninle beraber olurdu ancak .. Sen kardeşlerinle seni sevenlerle bi yolda yürüyorsun .. Dik durabilmeyi,savaşmayı,paylaşmayı .. İyi ve güzel olanı temsil ederek bizlere de güzel şeyler öğretiyorsun ..

Çok uzun kelimelere gerek yok di mi abi ? Olsun genede çok kısa cümlelerle anlatılamaz şeyler bunlar ..

İyi ki doğdun abi. İyi ki varsın .. Nice güzel senelere ..


Öyle ya herşeyin ilkini sen yaşayacaksın ..

01-01- 2011 ... Herkes kutluyor doğumgününüde :):):)




28 Kasım 2010 Pazar

Galatasaraylılık Ruhu ?

Bir yerlere mi sakladınız onu ? Bulamamanız bu yüzden mi bilmiyoruz .. Ama bildiğimiz tek bir şey varsa profesyonelliğin ilkelerinde aldığın paranın hakkını vermeye çalışırsın. Bazılarınız için Amatör Ruh,bizim için Galatasaraylılık ruhu, armanın,formanın hakkını verebilmek .. Bunları unuttuğunuz bir gerçek beyler .. Ama profesyonelsiniz ya sizler ? Bu mu profesyonellik ? Sahada yoksunuz,varsınızda bizler mi göremiyoruz ? Biz fedakarlık yapıyoruz,çok seviyoruz .. Sizlere bunları anlatsak,anlamazsınız bizi ... Anlarmış gibi yaparsanız veya bir iki kişi anlar gerisi duygusal yaptığımızı düşünür .. Di mi ? Böyle olur .. Bunu hepimiz biliyoruz.

Haklısınız biz duygusal düşünüyoruz,taraf olduğumuz için .. Hep galip gelemezseniz,sizleri galibiyet için sevmiyoruz inanın böyle bi düşüncemiz yok .. İnanın öyle körü körüne saplantılarımız yok .. Körü körüne olan kendimize kattığımız Galatasaraylılık Ruhu'dur sadece ..

Herhalde bu hayatta bir şeyleri çok sevmek, sonuçlarında çok üzülmek, çok sitem etmek, çok kahrolmak olarak ortaya çıkıyor. Olsun,bildiğimiz en iyi şey Galatasaray'ı çok sevebilmek .. Bugün herhalde Ali Sami Yen'deki son derbi olduğunu 11 tane amatör lig futbolcusuna anlatsaydık En azından mücadelelerini alkışlardık sahada .. Profesyonel olan sizlerin,bizleri kahrettiği gibi kahretmezlerdi ..

Armanın peşindeyiz .. Fakat siz neyin peşindesiniz ? Galatasaraylılık Ruhunun peşinde değilsiniz .. Bu gidişin sonu da hiç ama hiç hayra alamet değil. Unutmayın herkes gider, BİZ KALIRIZ !

26 Kasım 2010 Cuma

Son Derbi Öncesi

Belki kimimiz için ilk derbisi Ali Sami Yen'de, belkide sayısını hatırlamayacağı kadar çok oldu bu da onlara eklenecek .. Ama her ikisi içinde ortak olan bir şey var ki '' Son'' derbi olacak bu maç. Son defa evden çıkıp,veya uzun yollardan gelip son kez bir derbi öncesi yaşayacağız Ali Sami Yen'in çevresinde ..

Alışkanlıkları farklıdır herkesin,maç öncesinde ama güzel olan bir çok şey de stada girmeden yaşanmaz mı ? Kimimiz Orjin'in orda,kimimiz Eski Açık tarafında Gima(Carrefour)'nın orda kimisi Simit Sarayında .. Biletini vereceğin arkadaşını beklersin veya kız arkadaşını .. O gün bir telaş vardır orda ama esas olan bu dur .. Akşam kimle maç yeğenim ? Kaç atarız onlara ? Hangimiz bu soruları cevaplandırmadık ki Mecidiyeköy'de .. Hemen hemen bir çoğumuzun yaşadığı şeyler bunlar .. Store önünde bağıranlara güldük bir çoğumuz .. Akşam maçta bağırın burda ne bağırıyorsunuz diye tatlı sitemler ettik ..

Rakip taraftarın gelişi derbilerde hep farklı olur ya .. Sokağın aşağısında Emniyet geçirtmez bizleri,küfrederiz inceden ah ulan diye .. Biraz aksiyon katarız güne. Bunuda bir çoğumuz yapmışızdır. Alışagelmişlik diyelim biz bunların adına .. Hani her gün akşam işten dönerken bakkala uğrarsın;bakkal aynıdır .. Geçtiğin yollar,bindiğin taşıtlar .. Apartmanın kapısı .. Küçük ama alışkanlık yaratmış detayları bile özlersin biraz uzaklaşınca ..

Ne var ki bunlar ufak detay değil, Orjin, Mecidiyeköy, Burger,Gima ... Hayatımızın bir parçası .. Hepsinden öte olan da Ali Sami Yen .. Tarihe tanıklık ederken cehennem son kez bir derbinin şahidi olacak,bizlerde orda olacağız Allah kısmet ederse ..

Tuhaf bir ruh hali ve o ruh halinin doğurduğu duygular içersinde yazılan kelimeler bunlar .. Son derbi öncesi gelin, doya doya yaşayalım bir çok şeyi .. Ama hepsinden daha önemlisi .. Öyle bir derbi olsun ki bu Galatasaray Taraftarı damgasını vursun o geceye ... Düşünsenize Son derbide 90 dakikayı ''adam gibi hakkını vererek'' bağırarak geçirsek, en fazla boğazlarımız ağırır ama ömrümüz boyunca dönüp bakarız o güzel manzaraya .....





15 Kasım 2010 Pazartesi

Sil Baştan Başlamak Gerek Bazen

Şarkının sözlerinde dediği gibi sil baştan yapabilmek gerek bazen .. Yorulmak;üzülmek bu hayatın içinde hep var olacak olgular. Bunlarla yaşamayı öğrenmek gerek. Ama şu bir gerçek ne kadar öğrenirsek öğrenelim bunlarla yaşamayı;inceden bir sitem edeceğiz yorgunluklara;kızgınlıklara;kırgınlıklara ve de üzünütülere. Bunların hepsi çok sevmenin yörüngesinde koğuşlanmış şeyler .. Sitem sevgiden doğar derler ya,öyle bir şey işte bizimkisi .. Sitem de edemeyiz ki biz; o kadar çok severiz işte ..

Neyden mi bahsediyorum ? Hayatının tam ortasında Galatasaray olan; Arma aşığı insanların bugünlerdeki duygularından;iç dünyalarında yaşananlardan bahsediyorum. Evet bir şeyler yolunda gitmiyor. Son Manisa maçındaki yenilgi bizlere o tabloyu belirgin olarak gösterdi. Alınan mağlubiyetlere;kazanılan galibiyetlere göre sevmiyoruz biz Galatasaray'ı. Karşılık bekleyerek bir şeyleri sevecek olsaydık,iş dünyasından bir şeyler seçerdik kendimize ne bileyim daha fazla maddi seçenekleri olan bir şeyler bulur severdik .. Bazen kazanırdık;bazen kaybederdik .. Kaybedince sırt çevirir giderdik;kazanınca şakşakçılık yapardık .. Böyle oluyor di mi normal hayatta ? Böyledir muhtemelen.

Biz farklıyız; birilerinin farklı olması gerekiyor .. Diğerlerinin daha üstünde olması gerekiyor. Onlar bizleriz. Galatasaray sevgisi;karşılıksızca sevmenin bizdeki tarifi .. Ama bir şeyi unutmasınlar. Karşılıksızca sevmek herşeye eyvallah demek değil .. Eyvallah deriz,sineye çekeriz sabrederiz .. Armaya formaya ciddi davranmayanlarda eyvallah dedirtmeyi bir görev biliriz kendimizde .. Onların eyvallahınında sonuna bir nokta konulur geri dönüşü olmaz .. Bu forma kutsaldır; Galatasaray armasıda kutsaldır herkese nasip olmaz ..

Şimdi bir sil baştan yapma zamanı .. Bizlerin eğer ki varsa bir hatası Galatasaray taraftarı olarak,o hatayı düzeltiriz. Peki Galatasaray Spor Kulubünün Yönetimi, Galatasaray Futbol Takımının formasını giyen futbolcular sizlerde buna hazırmısınız ? Galatasaray'ın kişisel egoları tatmin etme yeri olmadığını,şahsi çıkarlarınızı kulübün başarıları ve menfaatlerinin önüne koyamayacağınızı hatırladınız mı ?

Galatasaray köklü bir kulüp. Türkiye'nin tartışılmaz en büyük kulubü. Bizler Galatasaray'ı karşılıksızca sevmenin peşindeyiz bu sebepten dolayı da heryerdeyiz. Sizler ise bu kulüp için bir şeyler yapma fırsatına ulaşmışi saygı kazanmış bireylersiniz. Peki samimiyetinizden ödün verirseniz sizleri durduracak en büyük gücün taraftar olduğunu hatırlayamadınız mı beyler ? Yanlış hesap Bağdat'dan döner .. Bunu asla unutmayın. 2000 yılının Mayıs ayında delicesine sevinme duygusunu yaşamış olan bizler;2010 Kasım'ında üzülmenin de doruklarına ulaşırız .. İki duyguyda tüm gerçekçiliğiyle yaşarız. Ama sizler Galatasaray'ı göz göre göre sportif anlamda başarısızlığa itemezsiniz. Buna hiçbirinizin hakkı yok .. İsim vermek sorunun temelini görmeyi engeller. İsme gerek yok. Herkes şapkasını önüne alıp düşünsün ..



Unutmayın; Biz burdayız,yine varız. Biz GALATASARAY'LIYIZ !

10 Kasım 2010 Çarşamba

Gheorghe Hagi ve Galatasaray

Yine,yeni,yeniden .. Hoşgeldin Gheorghe Hagi dedik,hoşgeldin ... Galatasaray ne olursa olsun senin yuvan;bu hep böyle kalacak,sonsuza kadar. Frank Rijkaard'ın gidişi açıkçası beklenen bir karardı. Rijkaard'ın başarısı veya başarısızlığı göreceli olarak değişmektedir. Gelişi büyük heyecan yaratan bir Teknik Adam'dı,beklentiler çok büyüktü ama olmadı. Burdaki başarısızlık daha ağırlıkta yönetimsel hatalardan dolayı diyenler de var; Rijkaardın 4-3-3 dizilimindeki ısrarcılığın başarısızlığa götürdüğünü diyenler de .. Taraftar Rijkaard'a olan güvenini her seferinde yenilsede bazen istenilen olmayınca .. Yollar ister istemez ayrılıyor. Güle güle dedik Rijkaard'a;iyiniyetli çalışmalarından dolayı Galatasaray taraftarı seni her zaman saygıyla hatırlayacaktır.

Dedik ya yeni bir hırs;yeni bir güç .. Bir tazelenme gerekti. O isimde Gheorghe Hagi ile olacaktı. Futbolculuğunda ki hırsını; Teknik Adamlığında'da göstereceğine şüphemiz yoktu. İlk Galatasaray Macerasındada bunun örneklerini görmüştük. Son haftalara kadar şampiyonluk potasındaydık ..Gheorghe Hagi iyi bir teknik adamdı ve Galatasaray'ı ayağa kaldırabilecek bilgi ve hırs kendisinde fazlasıyla mevcuttu. Ayrıca Tugay Kerimoğlu gibi bir isminde teknik heyette olduğunu göz önüne alırsak, Galatasaray'da güzel şeylerin temelleri atılıyordu ..

Fakat bir çoğumuz şu anda yönetimsel sorunlardan dolayı Galatasaray'ın başarsız olacağını düşünebilir. Bu doğal bir şey. Ama bu sorunları bir anda yok etmek;takımı bir anda mükkemel yapmak gibi bir beklenti Gheoghe Hagi'den beklenmemelidir, elinde sihirli değnek olmayan Gheorghe Hagi takımın başına geldiğinden beri takımda mücadele ve hırslılık konusunda gözle görülür değişmeler mevcuttur.Bu çizgide devam edecek bir Galatasaray sezonun 2.yarısında Aslantepe'yle beraber yeni bir çıkış yakalayacaktır ..

Şimdi bizlere düşen görev ise bu takıma olması gerekenden daha çok sahip çıkmak ve destek vermektir .. Yönetimi eleştirmek ve yapılan yanlışları sürekli sürekli gündeme getirerek olumsuz hava yaratmaktansa var gücümüzle takıma destek vererek ilk yarının sonuna kadar en az kayıpla gidebilmeyi hedeflememiz lazım.

Aslantepe ile beraber yeni bir dönem;yeni bir çıkış;daha yeni bir Galatasaray geliyor .. Herşeyiyle mükemmeli isteyen bir Galatasaray ve o mükemmellliğin en büyük destekçisi, büyük Galatasaray taraftarı .. Herşey yeniden başlıyor,yeniden ...

2 Kasım 2010 Salı

Bir Arma Sevdalısına Umut Oluyoruz

Arkadaşlar,forumumuzun üyelerinden biri olan, Mahir Şanlı arkadaşımızın kızı Nisa çok ağır bir hastalık ile mücadele ediyor.

Kanser denen illet, bu 3 yaşında ki kızımıza yapışmış, o ise direniyor, bizim yapacağımız tek şey var, bu kızımızın 3. yaş doğum gününde, onu hediye yağmuruna tutmak.

Gelin omuz omuza verip, kanser ile pençeleşen, bu küçük arma sevdalısına, mutluluk verelim, kansere karşı yüreklendirelim.

Sevgili kardeşimiz Mahir Şanlı, kızını o gün hediye yağmuruna tutmak istiyor, gelin kızımızı günlerce mutlu edecek kadar çok hediye yollayalım.

Hediye dediğimiz, büyük değil, hediye dediğimiz aslında yüreğimiz, küçük zarflarla, kızımıza yüreğimizi gönderelim.....

Galatasaray’lı olmak vefalı olmaktır...
Galatasaray’lı olmak, Galatasaray’lı yı yalnız bırakmamaktır...

Nisa kızımızın doğum günü 18 Kasım Perşembe, o güne kadar binlerce hediye gönderelim, lütfen bir Arma Sevda’lısını yanlız bırakmayın.

Aşaşıda ki linke tıklayarak, facebook’tan daha fazla bilgi alabilirsiniz.

http://www.facebook.com/event.php?eid=161431453881497

ALICI-NİSA ŞANLI
ADRES : Plezantstraat 78-B 9100
Sint-Niklaas, Belgium


www.ultraslan.com'dan alıntıdır

Evet;küçük bir kardeşimiz .. Belkide ileride şu anda kendisine aşılanan Galatasaray sevgisini minik kalbinde büyütecek bir kardeşimiz .. Alpaslan'a Mektuplar kitabının derleyicisi Mahir Şanlı'nın küçük kızı Nisa Şanlı. Mücadelesi ve tedavisi zor bir hastalıkla mücadele ediyor. Tedavisi gittikçe ilerliyor; ve bu süreçte bu hastalığa dair güzel sonuçlar alıyor .. 3 yaşında olmasına rağmen o Galatasaraylılık ruhuyla aslanlar gibi mücadele ediyor ..

Bizlere bu süreçte düşen görev ise Nisa kardeşimizin yüzünde bir nebze olsun tebessüm yaratmak .. Bunu ise 18.11.2010 tarihinde; Nisa'nın doğum gününde ona hediyeler yollayarak gerçekleştirmeye ne dersiniz ? Güzel olmaz mı ? Sayısız hediyeye sahip olan bir çocuğun yüzündeki tebessüm;ve mutluluk duygusu onun bu hastalığı yenmesinde çok güzel bir adım olacaktır.

Evet Sevgili Galatasaray'lılar; bizler bir Arma sevdalısına;onun bu zor gününe ortak olarak olması gerekeni yapacağız ..

Haydi Nisa Sana Sevgilerimizi yolluyoruz ... Sen o sevgilerle herşeyin üstesinden geleceksin ..


İletişim Bilgileri:


http://www.facebook.com/event.php?eid=161431453881497

ALICI-NİSA ŞANLI
ADRES : Plezantstraat 78-B 9100
Sint-Niklaas, Belgium




[img]http://sphotos.ak.fbcdn.net/photos-ak-sf2p/v231/184/21/599133469/n599133469_435608_373.jpg[/img]




Not : Konuyla ilgili herhangi bir eksiklik olduğunu düşünen; iletişime geçmek isteyen;öneri veya düşüncesi olanlar

atakan@uarera.com adresine mail atabilirler

16 Ekim 2010 Cumartesi

ALDIRMA ARDA TURAN KÖPEKTİR O HAVLAYAN ..

Meyve veren ağaç taşlanır demiş atalarımız. Doğru demişler;güzel demişler bundan binlerce yıl öncede böyleymiş demekki,halada öyle devam ediyor. Hoş ,çokta aldıramamak gerek bu işin dünyadaki raconu bu besbelli. Sen bir şeyler yaptıkça insanlar senin popüleritenden olumsuz eleştirilerle nemalanacak. İnsandaki değişimi ,ilerlemeyi bir türlü kabullenemeyen bir sistematik onu olduğu yerden geriye çekmeye ayarlanmış zırvalarla çalışacak .. O sistematik;basının belirli kesimleri tarafından çalıştırılmaya başlamış .. Hedef ? Bu sefer Arda Turan .. Galatasaray’ın genç kaptanı;sembol oyuncusu;10 numaranın sahibi .. Ama bu sefer sert kayaya tosladınız .. Galatasaray isminin geçtiği yerde biraz çekineceksiniz ..Öğrenemediyseniz öğretiriz ..

Erman Toroğlu; ne iş yaptığını anlayabilen beri gelsin .. Spor yazarlığı mesleğinin etiğini bu kadar yerlere vurabilen karakter yoksunu bir kişilik … Hakemlik mesleğinden kazandığı üç kağıtlarla; oturduğu koltuktan sahadaki futbolcuların özel hayatlarını ahlaksızca yorumlayan bir kişilik ..

Erman Bey ! Galatasaray kulubünün kaptanı; türk futbolunun geleceği bir isim olan Arda Turan’ı özel hayatından ötürü (ki bu hayatına laf söylemek senin sınırlarını fazlasıyla aşar ..) bilip bilmeden bel altı ifadelerle rencide etmek;üzmek ;yormak;hatta ve hatta Kaptan’ın deyimiyle şerefsizlik boyutuna taşımak eceli gelen köpeğin cami duvarına işemesi gibi bi şeydir ..

Yaşadığı sakatlığın sebebini adam gibi eleştirmek; anlamak,dinlemek yerine olayı özel hayatıyla bağdaştırıp bol keseden ahlaksızca sallamalara gerek yok. Bu aslında Arda’nın değil senin karakterden yoksun olduğunu gösterir ..

Bugün Türk Futbolu adına bütün herkes hatta ve hatta en uç örneklerden biri Aziz Yıldırım’ın bile Arda Turan’ın haklılığında hemfikir olduğunu düşünürsek zaten yaptığın terbiyesizliğin ne kadar uç sınırda olduğunu görmen gerek .. Hoş onu görecek bir kapasiten olsa;böyle açıklamaların olmaz ya neyse ..

Kısacası bugün ki örnek Arda Turan;yarın bir başkası .. Türk Futbolu adına bir şeylerin geleceğini temsil eden futbolcular; yazarlık kisvesi altındaki yamyamların yorumlarıyla; özel hayatlarıyla eleştiri konusu olup geriledikçe Türk futbolu ilerleyemez. Spor yazarları ve basında bu işi sakız gibi çiğner ve kendine malzeme eder.

Ama bu sefer söz konusu Arda Turan. Söz Konusu Galatasaray. Söz Konusu ultrAslan … Olduğun yerde kal Erman; bir damla gözyaşı için çıra gibi yanarsın .. İnan Galatasaray taraftarının adını duyduğun yerde; dünya tersine döner senin için ..

Eleştiriler;yorumlar ve basının içinde bulunduğu her ne varsa .. Meslek etiği diye zırvaladığınız o sınırlar içinde kalmalı. Biz eleştiriye;yorumlara kapalı olacak kadar dar dünya görüşüne sahip değiliz .. Velakin bunu kullanarakda çok derin yorumlara girme .. Boğulmak ta var bu işin içinde. İt ürür kervan yürür be Arda Turan .. Aldırma bas geç;bu havlayan bildiğin dob’’erman’’



3 Ekim 2010 Pazar

Yaşamın kıyısından…

Bizler her deplasmanı kendimize görev edinmişiz, kesintilerimizle yaşantımızdan, bizim için hayat felsefesi olmuş Galatasaray, uyanır uyanmaz düşüncelerimize giren, çalışırken aklımızdan çıkmayan…

Bizim için Galatasaray sosyal bir olgu değil, hayatın ta kendisi…

Karabük deplasmanıda bunlardan biriydi aslında, tek ayakla bile deplasman yapılabileceğini, evde bir bardak suyu kalkıp almaya üşenip anneden yardım isterken, o tek bacakla kilometrelerce yolu ağrıyla sızıyla gidip gelinebileceğinin deneyiydi bu…Doktor üstüne fazla yüklenme derken, biz kardeşlerimizle OMUZ OMUZA yaparken nasılda o ayağımın ağrısını düşüneyim, nasıl yani ?

Bunların hiç bir açıklaması yok aslında, söz konusu Galatasaray ise gerisi bizler için teferruattır.

Yaşasın GALATASARAY

İyi ki varsın…

29 Eylül 2010 Çarşamba

Muhteşem Taraftarın Yine Yanında

İyi başlayamamıştık lige, başlangıçlar önemliydi .. Avrupa'dan elenmiştik. Transferler Avrupa'ya edilen veda sürecinde takıma gelmişti. Yönetimdede bir sıkıntı vardı ya .. Eyvallah desekte bazı şeylere. Canımız acıyordu. Bu tablo Galatasaray'a yakışan bir tablo değildi. Olmaması gerekliydi böyle .. Hani sevgimiz sonuçlara endekslimiydi ? Asla;katiyen bu düşüncede;zihniyette değildik. Tam aksine kayıtsız şartsız seviyorduk .. Sitemimiz yok değildi bunuda inkar edecek değiliz. Ama hani derler ya sitem sevgiden doğar bizimkiside o hesaptı.

Gecenin en karanlık anı güneşin doğmaya en yakın olduğu zamandır .. Bu sözde bir gerçeklik payı var. Var ki yaşamımızda böyle anları hep görüyoruz. Eskişehir deplasmanında deyim yerindeyse şeytanın bacağını kırmıştık. 3 puana hasret bizler için de güzel bir moral motivasyon oldu. Eskişehir son senelerde ters geliyordu bize .. Takımda tersdi. Çivi çiviyi söker diye boşa dememişler. Arkasından Ali Sami Yen'de Gaziantep galibiyeti geliyordu. Biraz sıkıntılı olsada 3 puan gelmişti. Olsun önemli olan buydu fakat genede önlem alınması gereken noktalar vardı ..

İzmir ? Yaklaşık 8 senedir lig maçı için gidilmeyen İzmir'de Bucaspor ile Lig macına cıkacaktık. 3 puan gene bizimdi .. Öyle ya apaçiliğe gerek yok :) 3 puan bizimdi artık. Heveslenenlerin ancak kursağında kalırdı o 3 puan. Öylede olmuştu.

Ve son olarak İbb maçında 3 de 3 giden 3 puanlık seriye 3-1'lik bir galibiyet eklenerek seri 4 leniyordu .. Takım bir hava yakalamıştı. Taraftarda muhteşem oluşunun;potansiyelinin farkındaydı. Güzel günlerin sinyalleri verilmeye başlanmıştı. Olması gerekende buydu.

Herşeyden önce vurgulanması gereken asıl konu Galatasaray gerçekten bir ruh, bir inanç takımıdır. Diğer takımları için bu olgu bir araç iken Galatasaray Spor Kulübü için bir amaç olma özelliği taşımaktadır. Yönetim- Futbolcu - Taraftar .. bu beste o kadar çok şey anlatıyor ki aslında. Bu kenetlenmeyi tam olarak sağlamak zorundadır Galatasaray. Sarı ve Kırmızı gibi ayrılmaz bir bütündür bu Galatasaray için.

Bu ruhu sahada gördükçe bizde eski ruhumuza kavuşuyoruz ..



KALBİMİZDESİN ALPASLAN DİKMEN

Sevmiyoruz işte eylül aylarını artık, sevemiyoruz... Bir yıl 12 aydan oluşuyor lafını biz artık sadece boş bir cümleden ibaret görüyoruz. Çıkarttık o kahpe Eylül’ü her şeyden, takvim yaprakları Eylül’ü gösterdiğinde tarifi mümkün olmayan bir burukluk çöküyor yine de. Biz Eylül’leri çıkartırız çıkartmasına da aklımızdan Alpaslan Abi, fakat seni aklımızdan, kalbimizden çıkartmak? Yokluğunun o sessiz ve insanın içini üşüten soğukluğunu unutabilir miyiz? Ölüm Allah’ın emri, onu kabul ediyoruz, inanıyoruz da abi, senin yokluğuna bi türlü inanamıyoruz işte. Biz yine Eylül’lere düşman oluruz Alpaslan abi; hatta istersen Ekim’lere Kasım’lara... Sen olsaydın da biz o 12 aydan birine yine sarardık illa... Sitem sevgiden doğar ya abi; bu ufak sitemlere de kızmamak lazım değil mi? Bu yazının satırlarını okuyorsun belki... Senin için olan her şeyi; yazıları, pankartları, kitapları, konuşulanları... Görüyorsun bir yerden gülümsüyorsun veyahut kızıyorsun… Hatalarımızı yine düzeltiyorsun... İşte böyle be abi, hayat dedikleri bu yalan dolan şeylerde, senin yokluğun kalbimizin ortasında bütün gerçekliğiyle duruyor.”

27 Eylül 2008’de trafik kazası sonucunda yitirdiğimiz ultrAslan Genel Koordinatörümüz Alpaslan Dikmen’in 2. ölüm yıldönümüne yaklaşmış bulunmaktayız. Onun Galatasaray için yaptıklarını kelimelere dökmek gerçekten kifayetsiz olurdu. Gerçek bir Galatasaraylı; gerçek bir Galatasaray aşığı... Ömrünün çoğunu Galatasaray için vakfetmiş biri… Kalbinde sarıyla kırmızıya bulanmış bu sevdayı asilce taşıyan bir Galatasaray’lı…

Uzar gider bu cümleler sonu gelmez; Galatasaray sevgisi gibi, bir sonu yoktur. Musalla’da hayat biter belki; ama Galatasaray sevgisi ve o sevgiyi yüreğinde taşıyıp hayatını buna adayan Alpaslan Dikmen’e olan sevgimiz bitmez. 2001 yılında Galatasaray için yakmış olduğun hiç sönmeyecek meşale; “ultrAslan” nesilden nesile ışığını koruyarak devam edecek. Senin bizlere bırakmış olduğun bu mirası; sana ve seninle birlikte bu yolda emek vermiş tribün ağabeylerimizin doğrultusunda en iyi şekilde korumak; kollamak ve ultrAslan ismini en zirveye taşımak bizlerin boynunun borcu ve asli vazifesidir.

Hayatını Galatasaray’a adamış; bizlerin gönlünde tarifi olmayan bir sevgiyle yer alan biri… Seni bu kadar çok sevmek bile bizler için ayrıcalık be abi. İnan ki hala bizlesin; sadece ölüm, Allah’ın emri işte. Hani senin güzel bir sözün var ya abi: ‘’Galatasaray için ölmek de var ama asolan yaşamaktır”. İşte biz senin açtığın bu yolda Galatasaray için iyi ve güzel olan her şeyin peşinden koşmayı bir görev biliyoruz.

Yüce Rabbim mekanını cennet etsin Alpaslan Abi. Ruhun Şad Olsun.

"Galatasaray’ın yararına olarak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım." Alpaslan Dikmen...

Unutma ki Dünya fani

Veren Allah alır canı

Ben nasıl unuturum seni

Can bedenden çıkmayınca?

27 Ağustos 2010 Cuma

Bu ne rahatlık..!

Dün takımımız UEFA'ya veda etmiş olabilir, normal... Biz bunları daha öncede yaşadık, tepkisiz kaldık...içimiz içimizi yese bile.

Dün takımımız sabah 03.45'te TR'ye geliyor ve Atatürk Havaalaında güvenlik önlemleri alınmış, dışarıda da taraftarın olmaması halinde, nedir bu korku ? nedir bu çekingenlik, sebep ne yani bu kadar önleme... Galatasaray taraftarı futbolcusunumu dövüyor ki nitekim dün gece protesto edilse sesiniz bile çıkmaz.

Dün gecenin en komik olayıda Ayhan Akman'dı. Havaalanından çıkarken güvenlik görevlisine dışarıda taraftar var mı ? diye soruyor, suratında gülümsemeyle, dalga geçerek... Çok komik sanırım bunu yapması ?

Takım otobüsünün içinde Galatasaray tercümanı Mert Çetin biriyle diyalog haline girmiş, tartışıyordu en son...Olayın detayını bilmiyorum, öğrenemedim fakat bu gidişat hiç iyi değil, disiplinsizlik almış başını gidiyor... Bu halde fazla sürmez kimsenin bu kulüpte saltanatı.

Allah yardımcımız olsun.

24 Ağustos 2010 Salı

Eski popülüterliğini yitirmek…Erman Toroğlu

Almış son zamanlarda başını gidiyor, bir rant mevzusu…Herkesin dilinden düşüremediği cümle bu sanırım RANT ?

Ne rantmış arkadaş bu, biz nelerin içinde yüzüyormuşuzda haberimiz yokmuş ? Bu kadar büyük rant varsa bizim tribünde, biz niye hala borçlarla boğuşuyoruz ? Erman Toroğlu sana ultrAslan olarak dedik ki ? BİLDİKLERİNİ AÇIKLAMAZSAN NAMERTSİN diye…Açıklamalarını göremiyoruz fazla.

 

Sana küfür edildiğinde, hemen televizyonlara çıkıp “Beşiktaş taraftarı bana küfür etti”, “Galatasaray taraftarı bana küfür etti”, “Fenerbahçe taraftarı bana küfür etti” demeyi biliyorsun, kendine küfür ettirmeyi görev mi belledin anlamıyoruz ki ?

Galatasaray taraftarının tek oluşumu ultrAslan’dır  ve kurulduğundan beridir de bu böyledir, hiç bir zaman tribünlerimizde 2. bir grup türememiştir ve buna asla izin verilmeyecektir. Bu yüzdendir ki tribünde olabilecek herşeyin tek sorumlusu ultrAslan olarak gözükmektedir… Galatasaray menfaatlerini herşeyin üstünde gören bizlerin, sizin gibi gündemden düşerken tutunacak tek dal olarak görülmemiz her ne kadar canımızı sıksada, asılsız olan bu varsayımlarınızı anca TV başında hiçbirşeyden haberdar olmayan insanlara yaparsınız, onları kandırırsınız.

Galatasaray taraftarı hiç bir zaman kimsenin adamı olmamıştır, Adnan Polat döneminde de bu geçerlidir, bundan sonra gelicek başkanlarımız içinde geçerlidir…Hepsi bizlerin başının tacıdır ama Galatasaray eğer zarar görmeye başlarsa bu taraftar onlarında önüne geçmeyi bilir, baskılarıyla gereken mesajı iletir.

Herkes eleştiresini biliyor fakat şunu düşünemiyor mu ? Adnan Sezgin kim ? Adnan Polat’ın sağkolu dimi, peki biz Adnan Sezgin’i protesto ederken kimi protesto ediyoruz ? Onun başında ki insanı yani bu kim  ? ADNAN POLAT ? Yani onun yönetiminden ki birinin yönetimini beğenmiyoruz ki gerekeni yapıyoruz.

Biraz akıl yürütmekte fayda var, herşeyi biliyorum havasına kapılmanın anlamı yok…

Bizlere her daim ulaşabilirsiniz, zor değil…Her zaman karşınıza çıkarız, sıkıntılarınızı o koltuklarda oturup, yalanlarınızı millete atmayınız, gerekirse canlı yayına bağlayınız neler biliyorsanız açıklayınız…

BOL KESEDEN ATMAK KOLAYDIR ASLI ASTARI OLMAYAN OLAYLARI

BİZLER SİZİNDE KARŞINIZDAYIZ.

Saygılar

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Adnan Sezgin istifa derken…

Evet uzun bir süredir hepimizin dilinde vardır bu sözler, belli etmesekte kimseye haykırmak istediğimiz bir cümle…ADNAN SEZGİN İSTİFA…

Bunu demek için beklenen onca güne değdiği mi derseniz ? evet değdi…O gün bugündü işte, Galatasaray’ımın kurtuluş günü bu mağlubiyetti, Adnan Sezgin’in transfer politikasını çözmeye çalışaduralım, lig başlamış, UEFA’da bir üst tura çıkmak için evinde 5.sınıf bir takıma 2-0 yenik düştüğün durumdan kadro eksikliğinden 2-2 zor getiriyorsun ve hala utanmadan Galatasaray Spor Kulübün’de Futbol şube sorumlusu oluyorsun.

Galatasaray camiasını bu denli rezil etmeye, Galatasaray taraftarını bu derece küçük düşürmeye ne senin nede diğerlerinin hiç bir zaman hakkı olmamıştır, olamazda…

Galatasaray taraftarı belki bilmezsin ama FEDAKARDIR ! hiç bir zaman takımını YANLIZ BIRAKMAZ, hiç bir zaman futbolcusunu DÖVMEZ !…Ama sen öyle bir duruma getirdin ki bu taraftarı, artık bu taraftar neyin ne olduğunu bilemeyecek duruma düştü.

Haldun Üstünel bu kulüpten giderken hiç bir açıklama yapmadı, bu GALATASARAYLILIK duruşudur, bu ONURLU bir davranıştır.Sessizce sindirilerek gitti bu kulüpten…Galatasaray taraftarının en has adamıydı. Bizler tribünde nasıl isek, oda bizlerle birlikte yönetimin içindeydi…Taraftarın sadece yönetici haliydi o…Ama  Adnan Sezgin onunda başını yedi.

Niye herkes Haldun Üstünel diye bağırırken tribünde susturuluyor biliyormusun peki Adnan Sezgin ? Tabi nereden bileceksin, sebebi şu, bu taraftara kimse laf atmasın, Haldun Üstünel’in adamları bilerek bağırıtıyor diye kamuoyunu yalanlarla kandırmasın diye susturuluyor, yani sizler bunu reklam aracı yapmayın diye Galatasaray taraftarı temkinli davranıyor.

Biz içimizden birisi dediğimiz insanı sizler yerken, bizler Galatasaray menfaatleri için çabaladık durduk, sizler transfer yollarında taraftara hergün yüzlerce isim taşırken bizler yollarda peşine düştük bu armanın…mesafe farketmeksizin…Karşılığı bu olmamalı, bu değil.

 

Son olarak diyorum ki, yürekten…haykırarak…

İSTİFA İSTİFA ADNAN SEZGİN İSTİFA.

22 Ağustos 2010 Pazar

Arman İçin Forman İçin ..

Bir şeyler yolunda gitmiyor gibi sanki Galatasarayımızda .. Bir huzursuzluk var camianın bütününde .. Transferler konusunda söylenenler ve beklentiler arasında bir dengesizlik var. Bunun öncesinde ki Haldun Üstünel istifasının izleri var sanki hala heryerde. Adnan Sezgin'e karşı bir güvensizlik var; Cana ve Pino transferleri büyük bir kesimi tatmin etmedi. Yerli transferlerin performansı ise şu an için henüz yeterli değil. İlerleyen zamanlarda neler olur bunu hep birlikte görücez. Umudumuz bu sorunların halledilmesi yönünde ama enine boyuna incelersek bazı şeyleri asıl sorun biraz daha farklı gibi geliyor ..

Geçen sezona dönecek olursak inanılmaz bi hava yakalanmıştı. Devre arasında yapılan transferler bir çok takımın sezon öncesi bile zorla yaptığı transferlere eş değerdi .. Herkes Galatasaray'ı konuşuyordu .. Seçimlerden galip çıkan bir Adnan Polat ve sonrasında pekte akıl almaz şekilde gerileyen bir Galatasaray izledik Türkcell Süper Ligde. Fırtına gibi başlayan Galatasaray bunu sürdürememişti. Frank Rijkaard'tan beklentiler ve umutlar hala sürüyordu ama çatlak seslerde yok değildi. Hedefler ve yeni umutlar önümüzdeki sezona bırakılmıştı. Haldun Üstünel istifası herkesi şaşırtmıştı. Kulübün içinde çok farklı hesaplaşmalar mı vardı ? Herkesin kafası karışıktı açıkçası .. Galatasaray'da bir şeyler yolunda gitmiyordu. Adnan Sezgin ismi hoşnutsuzlukları artırdı. Ama genede Galatasaray'dan büyük beklentiler vardı. Yapılan transferler yeterlilik açısından tartışmaya açıktı. 5 yabancı sözü biraz askıda kalmıştı .. Ne olup biteceği hala belirsizlik çemberi içindeydi.

Yapılan hazırlık maçlarında rakipler Galatasaray isminin çok çok altındaydı .. Burda alınan skorların aldatıcılık ihtimali çok yüksekti. Nitekim Fenerbahçe ile yapılan hazırlık maçında şanssızlıkların yakamızı bırakmaması ve alınan yenilgi pek hoş olmadı. Genede eyvallah denilebilirdi buna da .. Ofk maçında Samiyen'de alınan beraberlik takımda eksikliklerin olduğunu bağırıyordu. Daha doğrusu bir konsantrasyon eksikliği vardı .. 2-0 dan 2-2 ye gelen bir maçı açıklamanın başka bir yolu yok çünkü .. Ofk deplasmanında galibiyet biraz rahatlatmıştı taraftarı .. Fakat Sivas deplasmanındaki yenilgi lige kötü bir başlangıç yapılmıştı .. En son oynanan Karpaty Lviv maçıda tuz biber olmuştu herşeye .. Bu yukarıdaki sıkıntılardan öte asıl tepki ruhsuzluğaydı .. Sahadaki 11 Aslanın bir çoğu Galatasaray formasının hakkını vermiyordu .. Yoksa yenilgiler;beraberlikler .. Taraftarın tepkisi asla bunlara değildi .. Ama canını dişine takmamak;disiplinsiz görüntüde olmak .. Bunlar canımızı acıtıyordu .. Ve şimdi Bursa Spor maçı geldi çattı .. Lütfen;gelin Bursa Spor'u Samiyen Cehenneminde paramparça edin .. Ve hep bu çizgide devam edin ..


Arman İçin Forman İçin ...


Bizim İçin ..

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Harry gülsün, dünya gülsün...

Evet uzun zamandır merak edilen konu sonunda bildiğimiz halde netliğe kavuştu. Galatasaray taraftarının gözbebeği, belkide Hagi'den sonra bu kadar el üstünde tutulan topçusu, arma için mücadelesini esirgemeyen, sahada hangi mevkii ona veriliyorsa elinden geleni yapabilecek kadar hırslı bir oyuncu.

Kendisinin sakatlığından dolayı Galatasaray taraftarı onu fazla izleyemedi, yeri geldi yönetim kadroda düşünmediği dedikoduları çıktı ortaya, taraftar koydu tepkisini ortaya.

Bencede taraftar haklıydı, Harry bugün yedek kulübesinde otursun, sahada ki 11 topçuya örnek olur, Harry'in bu kulüpteki varlığı profesyonelliğin ne demek olduğunu en iyi açıklayan kişi olarak kalır.

Neyse ki artık takımda kaldı ve 1 sene daha olsa bu gözler onu Aslantepe'de görecek, onun gülüşü ile kalplerimiz bir kez daha HARRY için çarpacak.

Son olarak.

My name is KEWELL , KEWELL from GALATASARAY.

Varlığın bizler için tecrübe ÖZ BÜYÜCÜ.

Harry Güls

8 Temmuz 2010 Perşembe

Kenetlenebilmek ..

Galatasaray'ı Galatasaray yapan en büyük değerlerden biridir kenetlenebilmek .. Hoş bu satırları okurken şunu aklınızdan geçirceksiniz neden sadece Galatasaray'ı Galatasaray yapan bir değer olsun ki kenetlenebilmek ? Diğer takımlarda kenetlenirse onlarında değeri olur bu .. Belki evet; ama kenetlenebilmek; Galatasaray camiasının temel dinamiklerindeki unsurların başında gelir. Yani ruhunda temelinde en baştan beri olan bir değerdir. Sonradan kazanılan anlık bir değer değildir. Bizi biz yapan kenetlendiğimiz zamanın nimetleridir.

Bu kenetlenme Yönetim başta olmak üzere Galatasaray Spor Kulubünün bütün branşlarında ve tribünlerdede gereklidir. Tabi ki bunlar konunun biraz daha farklı tarafını oluşturmakta. Şu anda gündemde yönetimle ilgili olan tarafı daha ağır basıyor. Haldun Üstünel istifası ve Keita'nın gönderilmesi bir çok kişide hoşnutsuzluk yaratan bir durum oldu. En azından herkes aynı fikirde olamasa bile büyük bir çoğunluk hoşnut değil. Haklı sebepler var bunlar asla yadsıyamayız. Fakat gözlemlediğimiz konu olayın asıl boyutunu oluşturuyor. Galatasaray Sevgisi sadece kişilere mi endekslidir ? Ya da transferlere ya da izlenen politikalara ..

Asla ve asla eleştirilere karşı bir karşı çıkma durumu söz konusu olamaz lakin Galatasaray Sevgisini zedeleyeci yorumlar bir çok forumda platformda başgösteriyor. Bunlar bizi birbirimizden ayırıcı sebepler doğuruyor. Bugün Galatasaray ismi bir başarı yakalıyorsa bunda Taraftardan;Yöneticiye, sahada emek gösteren sporcuya teknik kadrodan malzemeciye kadar herkesin bir katkısı vardır .. Evet bu böyledir buzdağının görünen tarafı kadar görünmeyen tarafınıda bu başarı hikayelerine katmak gerekir. Bir sistemin dişlilieri gibi en ufak dişlinin hareketleriyle ondan büyük bir dişli harekete geçer .. Bu sistematik hareket ise bir birliktelik,bir kenetlenme meselesine dayanır ..

Galatasaray Spor Kulubü tartışılmaksızın Türkiye'nin en büyük Spor Kulubüdür. Bunu ilerletmek yaşatmak ise bizlere düşer. Galatasaray'ı kalbinde bir yere sığdırmış herkes bu sistemde bir kenetlenme içine girmelidir. Bütün branşlardaki sporcularda bu mantaliteyi kazanmalıdır. Keza yönetimde. Bu basit bir kuraldır. Ama önem verilmeyen basit kurallar bir gün en zor günlerin sebebi olur. O yüzden şu andaki konumlarımıza bir göz atarak bir kez silkelenmemiz gerekiyor.

Hani diyoruz ya .. Aklınızdan Çıkarmayın TÜRKİYE'DİR GALATASARAY diye ... İşte şimdi kenetlenme zamanıdır.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

İçimizden Birisi Haldun Üstünel

Son günlerde gündemdeki tek isim Haldun Üstünel. Hani bir sezon önce geriye gidersek kahraman olan Haldun Üstünel. Ama şu anda bakıyoruzda sanki ironik bir biçimde her kahramanın başına gelen o ''vefasızlık'' duygusunu Haldın Üstünel'de yaşıyor . Yoksa biz mi yanılıyoruz demek geliyor içimden ama zannedersem yanılanlar Galatasaray Spor Kulubünün içindeki başka dengeler.

O dengeleri kimler kuruyor,kimler oluşturuyor bilmek pek mümkün değil. Basından takip edilen kısmında bizlere yansıtılanlar ve yakın çevrelerden alınan duyumları bir kenara koyarsak ortaya çok garip sonuçlar ortaya cıkıyor. Birileri Haldun Üstünel'in başarısını kaldıramıyor. Galatasaray'ın menfaatlerini yücelten birini çekemiyor. Derin Galatasaray belkide kişisel çıkarlarını;Galatasaray'ın üstünde tutuyor. Öyle ya Galatasaray'ı sadece onlar sevecek. Galatasaray sadece onların ..

Haldun Üstünel ismi belkide onlara Galatasaray'ın halkın takımı olduğunu. Galatasaray'ın bir Dünya Markası olduğunu hatırlattı. Bu hatırlatma o derin Galatasaray'ın zihninde bazı gel gitlere yol açtı. Yoksa Galatasaray elimizden gidiyor mu dediler ? Yoksa Haldun Üstünel biraz fazla mı olmuştu ?

Tesadüfler sadece aptalların inanacağı şeylerdir. Bu istifanın zamanlaması tesadüfi olamaz. Böyle bir şey gülünçtür. Başkanlık seçimlerini kaybeden; Adnan Öztürk. Bu seçimlerin galibi Adnan Polat. Peki sonrası ?

Sonrası işin biraz çetrefilli tarafını oluşturuyor gibi duruyor. Adnan Öztürk. Lisenin desteklediği o dünya vizyonunu benimsemiş ama maalesef Haim Fresco gibi bir ismin Canaydın döneminden sonra tekrar hortlamasını uygun gören bir başkan ... Acaba bu istikrarsızlık sürecinden ve istifadan bir prim sağlayabilir mi ? Deli saçması diyip geçmek en kolayı ama neden olmasın ?

Adnan Polat. Sayın Başkan bu istifa sürecinde soruların en çok yöneleceği isim. Durum buraya gelene kadar acaba sayın başkan neden buna müdahele etmedi ? İnsan bu kadar başarıyı, Galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda yapan birinin arkasında durmaz mı ? Ya da neden duramadı ? Engel olanlar neydi .. Attan inip eşşeğe binmek mi var yoksa Başkanın yeni politikalarında ? İnsan bu soruları sormadan edemiyor kendisine.

Son olarak ufak bir kıyaslama yapalım mı ? Transferin t sini bilmemesine rağmen kendini t cetveli gibi görüp düzgün çizgiler çiztiğini zannedip; yamuk işlere imza atmaya bayılan Sayın Adnan Sezgin'le. Transfer konusunda rüzgarlar estirip, sonbahar rüzgarları misali ayrılık senfonisine katılmaya mecbur olan. O içimizden birisi Haldun Üstünel.

Barusso; Carrusca; Skibbe; Leo Franco, İnamoto, Serkan Kurtuluş .. ve daha niceleri Sayın Adnan Sezgin'in transfer dehası olduğunun bir kanıtıdır .. Göremediğimiz o ince zekasını eleştirmek bile abes aslında ama demokratik haklarımız çerçevesinde yazımızı yazıyoruz işte ..

Birde transferden anlamayan Haldun Üstünel'e bakalım. Milan Baros; Harry Kewell; Frank Rijkaard, Abdel Kader Keita; Elano ... Galatasaray'da bir şey yapamamış bir sürü isim .. Boş transferler ...

Galatasaray Spor Kulübü Haldun Üstünel gibi bir ismi böylesine bir duruma sürüklemişse söylenecek çok da bir şey yok aslında .. Yazılan çizilenler boşa. Vefanın sadece bir semt adı olduğunu bizlere hatırlatıyor ...

Ama şunu asla unutmamak gerek. Biz Haldun Üstünel'e içimizden birisi dedik .. Ve gene bizim güzel bir beste sözümüz var .. Herkes gider biz kalırız BİZ GALATASARAYLIYIZ ..

Herkesin gidip sadece Haldun Üstünel'in kalacağı günler elbet gelecektir .. Ömrümüz vefa ederse yaşayıp görürüz ..

19 Haziran 2010 Cumartesi

Vatan Sağolsun

Belkide bugün oynanan Dünya kupası maçları;Galatasaray veya tribüne ait herhangi bir konuyla ilgili olarak yazılacak bir çok şey bulabilirdik. Ama gündem gerçekten hepimizi ilgilendiren bir konuyla meşgulken,bunları yazmak biraz abes olacaktır.

Bugün; Hakkari Şemdinli'de terör örgütünün yaptığı hain saldırı sonucunda 10 askerimiz şehit olmuştur. Bu hain saldırı başta şehit ailelerini ve onlar kadar halkımızıda derin bir üzüntüye boğmuştur.

Bu hain saldırıların en kısa zamanda son bulmasını ve Türkiye Cumhuriyeti sınırıları içerisinde bu tip terör olaylarının olmaması en büyük temennimizdir.

Unutulmamlıdır ki bu toplumun her bir ferdi çok değerlidir,vatanları için görev yapan askerlerimiz gerekli hallerde zaten canların seve seve feda etmeye hazırdır lakin bu denli haince yapılan saldırlarla can vermeleri asla ve asla kabul edilemez.

Vatanları uğruna can veren askerlerimize; Cenab-ı haktan rahmet; ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Mekanları cennet olsun.


Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.

M. Kemal Atatürk



11 Haziran 2010 Cuma

Stoch Meselesi

Transfer dönemi yavaş yavaş ısınıyor .. Tabi ki takımlar Dünya Kupası'ndan sonra daha çok hız verecekler transfere. Şu anda biraz daha yavaş ve rölantiye almış durumdalar transfer politikalarını. Nedense Haldun Üstünel ismi biraz daha korkutucu olmaya başlamış insanlarda .. Ve bazı takımlarda özellikle biraz hırs meselesine dönüşmüş ..

Nedense Galatasaray'ın yapacağı transfeleri kendi onur meselelerine dönüştürmüşler. Bununla gurur duyup;sevinçlerini ortaya koyuyorlar. Şaşırtıcı bir o kadarda ilginç. Herhalde hala 2-2 devam ettiğini düşündükleri maçlarda kaldı akılları ya da gerçekten çok sarstı kendilerini ..

Galatasaray Spor Kulübünün yapacağı;ilgilenmekte olduğur bir transferi gerçekleştirerek. Bakın biz Galatasaray'ın ilgilendiği transferlere çelme taktık demek. Fenerbahçe Spor Kulübüne yakışı kalır bir davranış zaten.

Biz kendi çizgilerimizi belirleyerek transferlerimiz yaparız. Haldun Üstünel faktörünü hazmedemeyerek; sırf Galatasaray'ın transferleri bizim olmalı mantığıyla transfer yapan bir kulübün zihniyetiyle, Galatasaray Spor Kulübünün kıyaslanması bile inanılmaz komik ve gülünç bir durumdur.

Galatasaray'ın bu seneki transferleride başarılı ve takımımıza faydalı olacak şekilde gerçekleştirilecektir. Buna olan inancımız ve güvenimiz tamdır. Ama görüyoruz ki birileri sırf Galatasaray'a inat futbolcu '' Stoch''u oluşturmaya başlamış .. Ne diyelim ki turşusunu kurdukları futbolculara bakarsak .... Gerçekten büyüksün be Galatasaray .. !

9 Haziran 2010 Çarşamba

Doğum günün kutlu olsun ATAKANIM.


Blog sayfasından doğum günümü kutlanır demeyin..

Bu kişi eğer özel biriyse, kardeşinse, kardeştende öteyse, cansa, kansa, onun için herşeyi göze alabileceğin biriyse buradan da kutlanır, heryerden kutlanır...

Kelimelere sığamayacak kadar değerlisin kardeşim, varlığın hep olsun yürekte...Hiç bir zaman üzülme, üzmesinler seni...Üzende zaten değeri kadar alır yolunu gider yüreğinden, seni üzenin bizlede işi olmasın zaten.

Biz ABİ - KARDEŞ herkese yeter, herkese gerektiği kadar değeri verir, ona göre yolunu gösteririz.

Yeni yaşın kutlu olsun kardeşim.

Cuma günü nasıl olsa bol bol kutlayacağız, şimdilik bununla yetinebilirsin kardeşim..

MUTLULUK HEP SENİN HAKKIN.

Yeni yaşın sana seni hakedicek birini getirsin, o yüreği kendi yüreğiymiş gibi görücek birini getirsin.

21 Mayıs 2010 Cuma

Yarım Kalanlara Rağmen


Aslında uzun uzun yazmak gerek;dolu dolu beton rengindeki donuk yaşamlara inat. Bu beton rengindeki donuk yaşamların arasında iki rengi çok sevmenin hikayesinden ibaret bizimkisi. Sarı ve Kırmızı .. Biten bir sezonun ardından ilerisine bakmak ilk defa bu kadar zoruma gidiyor. İlk defa sezonun diğer yarısını hiç istemiyorum .. Bütün lig yarım sezondan ibaret olsa .. Ali Sami Yen'e geçici vedalar ederken bile yüreğinizin bir kenarında içten içe ne hissettiğinizi düşünsenize ? Kaldırmıyordu yüreklerimiz .. Önünden geçmek için tonla bahanelerle yolunuzu hiç uzattınız mı ? Sırf oraları görmek için sebepsizce Mecidiyeköy'den geçmişizdir illa ki .. Alışmanın ve sevmenin sarı kırmızı haliydi orası .. Karşılıksızca sevmenin mabediydi orası .. Orda çok hüzünler sevince dönüşmedi mi bizler için ? Nefes almayı çok uzaklarda aramadık ki biz hiç .. Beton rengine bürünmüş bu şehirde; tarifi olmayan bir sevgiyi yaşadığımız her seferinde bizi karşılıksızca bağrına basan;nefes alabildiğimiz tek yer sendin .. Başkaları için bu şehir yaşanmaz bir yerdi;kalabalıktı .. O kalabalıkta kaybolup gidebilirdi insan .. Kendini kaybederdi .. Yok işte bizim için bu bundan cok öteydi .. Bizim o kalabalıkta; herkesten herşeyden sıyrılıp;gördüğümüzde tamam işte dediğimiz bi yer vardı .. Mecidiyeköy'ün en çok sevdiğim yeri .. Gördüğümde dünyanın benim için merkezi burası işte dediğim yer .. Ali Sami Yen ..


Ana kucağı gibiydi bizim için; hani anneler karşılıksız severdi ya ne olursa olsun .. Evlatlarını karşılıksız severdi ya .. Sende böyleydin işte bizim için bir ana kucağı misali .. Sarı ve Kırmızıyı asilce taşıyan; sormadan sorgulamadan her geldiğimizde yaramaz bir çocuğun affedilmiş bakışları misaliyle bir gülümsemeyi yüzümüzde taşırdık ... Kabul ediyordun bizi kayıtsız şartsız .. Karşılıksızca seviyorsan; gel dercesine .. Bir düşünsenize kaç kişi girdi çıktı hayatlarımızdan ? Gelmemek üzere gidenler; girmemek için bizi üzenler .. Sevgi neydi ? Kalp mi kırardı hep .. Karşılıksızca sevmek neydi ? ... Ali Sami Yen'de olmak diye cevap vermekden ibaretti bazılarımızın yaşamı .. İyide nasıl ?


Hayatlarımız alt üst olsada;olmasada bir ana kucağı misali huzuru bulduk orda .. Sevinçlerimizi;hüzünlerimizi doya doya yaşadık .. En saf haliyle; içine bir gram sahtelik girmeden doya doya yaşadık .. Ali Sami Yen'de yaşadık .. Belkide hayatta tek kalan kalemizdi orası;tek sığınağımız .. Bir köşesinde hayatı yakalıyorduk; yaşam buluyorduk ..

Buluyorduk işte;siz bunu anlamasınızda .. O beton yığını diye tabiri ettiğiniz yerin her santiminde bir sevinç;bir hüzün kazılı duygularımızın en saf en temiz haliyle .. Bağırmalarımız saklı; çektiğimiz üçlülerin çoşkusu var ..

Çok şey var;yazılacak çok .. Hani canımdan can gidiyor derler ya .. İşte bende bunu hissediyorum günler geçtikçe canımızdan can gidecek .. Bu şehire yine yağmurlar yağacak;yine bahar gelecek .. Sen olmayacaksın .. Biz biraz yarım kalacağız; alışkanlıktan ibaret dönüp dönüp bakacağız sana Mecidiyeköy'den geçerken ..


Son yarım sezon işte ; yarım kalanlara rağmen ...








19 Mayıs 2010 Çarşamba

Gündemi değiştirmek..!

Yine 34 haftalık bir lig maratonunun sonuna geldik, şampiyon olamadık fakat Bursaspor'un şampiyonluğunu gönülden tebrik ettik, hakettiler ve şampiyonluk kupasını onlar kaldırdılar.

Lig tarihi boyunca 4 büyük takımın paylaştığı kupayı, 5.büyük ünvanı ile alan Bursaspor'un şampiyonluğunu gölgede bırakıp, kendi başarısızlığını örtmek amacıyla diğer takımlara ,bu takımların oyuncularına delili olmayan iftiralar atarak gündemi değiştirmeye çalışan Aziz Yıldırım'ın her lig sonunda alınan başarısız sonuçlardan başkalarını sorumlu tutması tarif edilemez, bütün herşey bana aittir demesine rağmen, başkalarında suç aramak komiklikten öteye gidilemez.

Eğer bugün şampiyon olsaydı insanların Trbazon maç sattı söylemlerine kulak asmayacak, muhattap olmayacaktın... Şimdi giden şampiyonluktan sonra sağa sola suç atarak, olayların sorumluları başkalarıymış gibi göstererek bu olaylardan sıyrılmak istiyorsun.

Artık insanlar bu davranışlara kanmıyor ve bu açıklamalara dışarıdan bakan taraftarlar gülmekle yetiniyorlardır.

Türk futbolunu artık bu açıklamalarla kirletmek hiç hoş bir davranış değildir, ellerinide deliller olmadan insanların onuruyla, gururuyla, şerefiyle oynamak kimsenin haddi değildir.

Saygılar.

18 Mayıs 2010 Salı

Ateş Düştüğü Yeri Yakar

Hakikaten öyle ateş düştüğü yeri yakıyormuş bunu dün gece bir kez daha gördük. İçlerine ateş düşen malum takımın taraftarları bütün dünyayı olmasada kendi statlarını yaktılar. Yakmak biraz mecazi anlamında aslında güzel şeyler ifade eder .. Çoşkusunu artıran bir kitlenin meşaleler yakması; sevincini daha doğrusu sevincindeki o sıcaklığı dışarı vurması. Bunlar güzel şeyler. Ama görüyoruz ki bazen tam tersi görüntülere tanıklık edebiliyoruz. Önceden dünyayı yakmayı planlayarak kendini ateşe atanlar; en sonunda kendi statlarını yakarak bir nihayete varıyorlar .. Aslında bu sonucu kendileri hazırlıyorlar farkında olmadan. Doğmamış çocuğa don biçmek sözünü yazmak bir kenara. Gerçi yapılanlar don biçmekten çok öte ya .. Neyse diyelim biz. 16 dakika hüsranlarından tecrübeli olanlar dün geceden sonra bazı şeylerin farkına varmışdır .. Kimin daha büyük olduğunu anlamışlardır.

Mayıs aylarını bitiş çizgisine benzetmek lazım. Hani at yarışlarında ki o son çizgiler var ya .. O çizgiyi geçmeden;bu yarış asla ve asla bitmez .. Yok sen o yarışı bitirdiğini düşünürsen ... Kaybetmenin acısı içine bi ateş düşürür; adamı ''yakar'' :)

Bize gelince; Galatasaray Mayıs aylarının efendisidir .. Yakma eylemini bizde severiz. Ama çoşkunun getirdiği o mutluluk ile yakarız meşalelerimizi. Statı harbiden yakarız. Ama asla ve asla pankartlarımızı yanlışlıkla yakmayız maç içinde .. Bu da işin dikkat edilmesi gereken kısımlarından. Mayıs aylarında Lig Şampiyonluklarını ;Avrupa Kupalarını almaya alışkınız biz .. Ve mutlu sona ulaşmayı hedefleriz .. Farkımızı ortaya koyarak.

Galatasaray büyük konuşup stadını yakanların takımı olamaz; Galatasaray 17 Mayısların; 14 Mayısların takımıdır. Galatasaray şampiyon olursa Kophenagdan başlayarak dünyayı yakar. Bakınız 17 Mayıs 2000 ... Galatasaray Lig Şampiyonu olursa; Denizliden bi alev başlar .. Türkiyeyi sarar .. Önüne geleni yakar geçer. Galatasarayla uğraşmak ateşle oynamaya benzer ... Tehlikelidir. Ateşle oynarsanız. Yanarsınız ..

Galatasaray'ın büyüklüğü farklı bir şeydir .. Bunu anlamak için biraz geniş perspektiflerden bakmak gerek. Ama maalesef bunu size anlatmak biraz zor .. Siz en iyisi duyduklarınıza inanın .. Ama genede her duyduğunuza inanmayın. Yanlış anonslar; yanlış sevinçler doğurabiliyor .. Sonra ateş düştüğü yeri gerçekten yakıyor ..






11 Mayıs 2010 Salı

Seneye Hep Birlikte Galatasaray Ruhuyla

Geçtiğimiz Antalya maçında, Ali Sami Yen kapalısındaki çok güzel çok anlamlı pankartlardan biriydi. Seneye; hep birlikte Galatasaray Ruhuyla. Düşündürüclüğü fazla olan bir sözdü. Fakat bir o kadarda basit bir cümleydi;uygulanmaması durumunda ise o cümle bizi böylesine düşüncelere sevk edebiliyordu.

Bu sene neyi yapamamıştık biz veya son senelerde inişli çıkışlı olan grafiğe baktığımızda yanlışlar hatalar nerdeydi ? Galatasaray Ruhu sahada,tribünde heryerde olmalıydı. Bu Galatasaray ismindeki; o korku vericiliğ,i eyvah yine mi Galatasaray, yine mi o cehennem dedirticiliği sağlayan en ana unsurdu. Galatasaray Ruhu ...

Biz bu ruhu zaman zaman uzaklara yolluyoruz belkide bilmeden. Veya o bize uzak duruyor. Onunla bütünleşmediğimizden. Bunlar tartışılacak şeyler; kesinliğine karar vermek zor. Fakat şu muhakkak ki bu ruhu tam olarak yansıtamıyoruz. Sahada ve Tribünde ...

Bu demek değil ki Galatasaray Ruhu bitiyor .. Sakın ve sakın bu anlaşılmasın. O Ruh asla bitmez. Bitirmek için ellerini ovuşturanlar. Başka alternatifleri bekleyenler avuçlarını yalar ..

Zaman zaman kendini yeniler o ruh zaman zaman özlettiriri kendini .. Hepsi o kadar ama gene gelir olması gereken yerde durur. Galatasaray Ruhu; Galatasaray Arması .. Onlar Sarı ve Kırmızı'yı yanlarına alır arkasında milyonlarca seveni gönül vereniyle tozu dumana katarlar ... Bu hep böyle olmuşdur. Böylede devam edecekdir.

Bize bu bağlamda düşen şapkayı biraz önümüze koymak ... Kendi öz eleştirilerimizi yapmak. Biraz silkenlenmek. Altın yere düşmekle değer kaybeder mi ? Asla ...

Bu sezon günahıyla sevabıyla; iyisiyle kötüsüyle bitmek üzere. Bize düşen mi tek yürek olup seneye hep beraber hep birlikte o ruhu dahada alevlendirmek. Bunu nasıl mı yaparız ?Kenetlenerek.. Yönetim- Futbolcu - Taraftar kenetlenmesiyle ..

Sonrası mı Şampiyonsun Galatasaray .. İnşallah.




9 Mayıs 2010 Pazar

Sana yatar mı Trabzon, ne dersin Fener ?

Evet geldik son haftaya, taşıyorsun umutlarını tabiki, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, öyle ahım şahım bir kutlama göremedim daha doğrusu korna sesi duymadım desem yeridir.

Bundan 2 hafta önce lider olma pahasına Bursaspor’a yatacağımızı söyleyen ŞEREFLİ bir Fenerbahçe taraftarının sitesi var, hani bir yatak çizip, yatışşşş felan tarzı ahlaksızca yazılar yazan, gündemi değiştirip Galatasaray’ı kendi takımları gibi pis oyunlara sürükleneceğini düşünen bir site, en niyahetinde Galatasarayımız bu oyunlara gelmeyip, matematiksel olarak şampiyon  olmasa bile CL için bu ONURLU mücadelesini sürdürmek zorundaydı, nitekim öyle de oldu, o gün bütün Fenerbahçe taraftarı Galatasaray’ı destekledi ne kadar enteresan sanki sayımız artmıştı, bizden çok düşünüyorlardı. 90.DK’nın sonunda Bursaspor’la ligin en güzel topunu oynayan, ligin en güzel maçını çıkaran iki takımın mücadelesi 0-0 golsüz berabere kalarak, Fenerbahçe’nin de Kasımpaşa' galibiyetiyle liderliğe oturduğu bir maçtı…

Gelelim şimdi atılan gollere, Fenerbahçe maçlarında nedense rakip kalecilere birşeyler oluyor, ya top ellerinden kaçıyor yada müdahele edemiyorlar, kör oluyorlar…Kasımpaşa maçında ki Bekir’in golü, Eskişehir maçında ki Özer’in golü ve bugün oynanan Ankaragücü maçında ki 3 gol birden dahasını da yiyemez zaten bir kaleci.

Neyse artık şimdi Trabzon maçı geldi çattı, 96senesindeki şampiyonluk kaçışını mı düşünür, yoksa Sadri başkanın dediği gibi ‘’Super Kupa  Finalin’de Fenerbahçe ile karşıalaşacağız” demekle Türk futboluna neler kazandırıyorsunuz merak ediyorum.

İşte şimdi o malum siteden bir açıklama bekliyorum, Trabzon maçı için Beşiktaş’a yatış şeklinde bir görsel hazırlayacak mı ? Yoksa Trabzon’u en iyi şekilde misafirperver edip bu maçı kazandırıcak mı ?

Eee haydi bakalım Fenerbahçe, ŞEREFLİ(!) şampiyonluğun hayırlı olsun diyeyim 1 hafta önceden, ŞEREFİNLE(!) müzene bir kupa daha getiriyorsun.

Hayırlı Olsun.

Ülker İdman Raporu: 9 Mayıs 2010 Pazar

Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı, çalışmalarını Metin Oktay Tesisleri Jupp Derwall Antrenman Sahası’nda yaptığı antrenmanla sürdürdü.
Basına ve taraftara kapalı olarak yapılan antrenman Frank Rijkaard, Johan Neeskens, Nezih Ali Boloğlu, Albert Pujol ve Carlos Cuadrat yönetiminde, saat 11.00’de, ısınma ve açma germe çalışmalarıyla başladı.
Dün gece oynanan karşılaşmada ilk onbirde görev verilen oyuncular sahada ve salonda rejenerasyon çalışmalarının ardından sağlık merkezinde yapılan terapi seanslarıyla maç ertesi programlarını tamamladılar.
Diğer oyuncularla antrenmanın ana bölümünde teknik çalışmalar yapıldı.
Soğuma ve açma germe çalışmalarıyla tamamlanan antrenmanın ardından oyuncular öğle yemeği için ana binaya geçtiler.
Maç sabahı yapılan son antrenmanda dizinde bir ağrı hisseden ancak maçta doksan dakika görev verilen Lucas Neill’in ayrıntılı tetkikleri bugün yapılıyor.
Karşılaşmada ikinci gol pozisyonunda yaşadığı çarpışma sonucunda oluşan ağrı ve hareket kısıtlılığı nedeniyle Aykut Erçetin’in ayrıntılı tetkikleri bugün ve yarın yapılacak.
Her iki kasık bölgesinde ve belinde ağrı hisseden Hakan Balta tedavisinin ardından dinlendirildi.
Karşılaşmada ayaklarına darbe alan Caner Erkin ve Abdel Kader Keita’nın soyunma odasında başlanan tedavilerine bugün sağlık merkezinde devam edildi.
Harry Kewell salonda çalıştırılıyor.
Tedavisinin ardından Elano Blumer fizyoterapistler yönetiminde salonda, takımdan ayrı olarak çalıştırıldı.
Ayhan Akman, Milan Baros, Gökhan Zan ve Serkan Kurtuluş’un tedavilerine devam ediliyor.
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı, bir günlük aradan çalışmalarını 11 Mayıs Salı sabahı saat 10.30’dan itibaren yapılacak basına ve taraftara kapalı antrenmanla sürdürecek. Antrenmandan özel görüntüler ve takımın son durumu ile ilgili detaylar sadece GSTV ve Galatasaray.com’dan canlı olarak yayınlanacak.

 

www.galatasaray.org ‘ dan alıntıdır.

Anneler Günü..!

Bugün anneler günü, kutsal varlığımızın günü.Onlarsız vakit geçiremeeyeceğimiz yılların kutlanası günü.

İyi ki varsın ANNEM.

Anneler günün kutlu olsun.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Kupalara Layıksın Sen Şanlı Galatasaray

Kupalara layıksın sen Şanlı Galatasaray .. Kupa almak bir takımın en güzel;en sevinçli çoşkulu zamanıdır. Gelinebilecek en üst noktadır. Taraftarıyla bütünleşen takımlar aslında bunu daha rahat başarabilir. Kupa takımı olabilmek gerçekten bütün camianın bütün taraftarın kenetlenmesinin ürünüdür.

Galatasarayımızın aldığı sayısız kupalar var müzemizde. Bir kupayı arayıp bulmak müzeyi gezenler için bazen saatler alabiliyor. Sıkıntılı noktası da bu olsa gerek. Biraz zahmet etttiriyoruz ziyaretçileri belkide. :) Hoş ve tatlı bir sıkıntı ama bu herkesin ulaşamayacağı bir nokta. Şöyle bi göz atarsak geçmişe aldığımız o kadar çok kupa var ki .. Birilerinin 27 yıldır alamadığı; renkli televizyonlardan bir kere bile göremediği; taraftarlarının vasiyetlerine eklettiği TÜRKİYE KUPASINI EN FAZLA KAZANAN TAKIM (14 KEZ) ; UEFA KUPASINI ALAN İLK VE TEK TÜRK TAKIMI; SÜPER KUPAYI ALAN İLK VE TÜRK TAKIMI .. CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASINI EN FAZLA KAZANAN TAKIM (10 KEZ) .. Bunlar size bi şey ifade etmiyorsa eğer emin olun bu kadar kupanın ağırlığındandır.

İlkler ve enleri;başarı hikayelerini kendine misyon edinmiş bir Galatasaray ile 27 yıl kupa yüzü görememek arasında çok büyük bir çizgi var. 1984 Doğumlu birinin 26 yıldır Türkiye Kupasına hasret kalması. 1994 doğumlu bir çocuğun 7 yaşında Uefa kupasını görmesi gibi ... Başarı kriterlerini ne kadar aşağı çekerseniz çekin. Bizim çıtamız hep yukarılarda olacaktır. Öyle ya 27 yıl uzun bi süre .. Belki renkli televizyonlar bile teknolojinin değişim hızına yenik düşer. Ondada göremessiniz.



KUPALARA LAYIKSIN SEN ŞANLI GALATASARAY ...




1 Mayıs 2010 Cumartesi

1 Mayıs 2010

İşçi bayramı tabiki, bu tarihi herkes biliyor.

Özellikle 1 Mayıs 2010 tarihi bizim için başka anlam taşıyor, herkes meydanlarda olurken, bu sene ki geçicek güzel kutlamalar yolları felç edicekken, İstanbul her köşesinden insanlarda Galatasaray Arması için önce Abdi İpekçiye Bayan Basketbol Takımımızın maçına, oradanda otobüslerle Olimpiyat Stadına gidecekledir.

Peki bu insanların mücadelesi nedir ? İnsanlar işçi bayramını meydanlarda kutlarken, bu insanlar "ARMANIN PEŞİNDE" olmanın gururunu yaşayacaklardır.

Galatasaraylılık böyle birşey, eskiden meydanlara çıkmak için verilen mücadelelere televizyonlardan tanık olurdumda, şimdi yarın ki bu zorlu maratonu yaşayacak renkdaşlarıma üzülüyorum, onlarda salona varmak için zorluklara meydan okuyacaklar.

Hangisi zorlu mücadeleki ?

Geçsenize...

Yaşasın GALATASARAY !


O zaman verelim omuz omuza, koşalım salona.
O zaman verelim omuz omuza, koşalım olimpiyata.

30 Nisan 2010 Cuma

Kewell Gidiyor.

Bizler taraftar olarak çok duygusalız aslında, Kewell bizim için vazgeçilmez olarak görülen biri, bencede öyle gördüğüm biri.

Bakıyoruz Galatasaray'a bu sene yararı olmamış, sezonun tamamında sakat olarak geçirmiş ve onun için Nonda'dan vazgeçilmiş bir oyuncu.

Nonda'nın gitmesiyle takımda ki düşüşü herkes bilmekte.

Birde son zamanlarda çıkan şu "sahte doktor raporları" tuzu biberi olmakta bu işin, uzun lafın kısası Kewell ın bu takıma fayda sağlayamayacağı.

Oynadığı dönemlerde formayı en iyi şekilde ıslattı, hakkını veren nadir futbolculardan biri.

Şimdiki sorunsa "parasal konuda" anlaşılmaması, Kewell gibi birinin artık şunu anlaması gerekir ki, Galatasaray taraftarı senin için her platformda kalmanı istemişken, Nonda'nın gönderilmesinde bile öncülük etmişken, bu son hiç hoş olmadı.

Senin oynamadığın şu kadar süre zarfında, parayı sorun etmek en son tercihin olmasını dilerdim.

Güle Güle Kewell, umarım gittiğin yerden memnun kalırsın.

27 Nisan 2010 Salı

Aslında Galatasaray ..

Sevmenin,gerçekten sevmenin ne olduğunu öğrenmektir Galatasaray. Hiç düşündünüz mü hayatınızda bir sevince bir üzüntüye kaç kişiyle ortak olduğunuzu ? Galatasaray sevgisi dışında en fazla kaç kişiyle bir duyguyu ortak paylaşabiliriz ki içten ve samimice. Ortak bir çatı altında hiç bir karşılğı olmadan; bazen bir yudum suyu paylaşarak, bazen alınan hafif alkolün etkisiyle bir bestenin en güzel yerini bağırarak böylesine bir sevgiyi paylaşmak ...

Aslında Galatasaray bir hayat biçimi bizler için; en sevinçli anımızda belkide alınan bir mağlubiyete üzülmenin ne demek olduğunu sadece bizler biliriz .. Birileri gelir Galatasaray sana ekmek mi veriyor diye saçma sapan cümleler kurar .. Duymayız bile en alışageldik sözlerden biridir. Anlatmaya da pek gerek yoktur aslında Galatasaray sevgisini onlara. Ya da tam tersini düşünmek gerek hayatın içinde en boğulduğumuz en sıkıldığımız anlarda Galatasaray'ın bizi boğduğu tarifsiz sevinçlere bakmak lazım .. Bir anda başka bir dünyaya gideriz onunla .. Karşılıksızca bizi sevince boğan başka ne var diye geçiririz içimizden bir kez daha ..

Aslnda Galatasaray bir Spor Kulübünden çok daha öte bir şey bizler için. İnsanların sahtelikler peşinde koştuğu günümüzde saçma sapan bir çok şeyin içinde; Gerçek Sevginin;karşılıksız sevginin ve birçok güzelliklerin tam merkezidir Galatasaray Sevgisi ...

Bunu görmek bunu yaşamak hayatının her anında bu sevgiye tutunmak ona gerçekten gönül verenlerin anlayabileceği ve yaşayabileceği türden bir sevgi ...

Aslında Galatasaray bir yaşam biçimi;onu yaşayabilmek,onu hayatının her anına sığdırabilmek .. İşte bu da hayatın bize sunduğu en büyük nimetlerden biri.

O yüzden Ne Mutlu Galatasaray'lıyım Diyene ...

26 Nisan 2010 Pazartesi

Şampiyonluk Kimin Umrunda

Sözlerini belki de bir kez daha yazmak gerek bu bestenin; Şampiyonluk kimin umrunda ne iki kupa ne de Avrupa hepsi gelip geçici heves bizim aşkımız Cimbombom'a .. Gerçekten de öyleydi iki kupaya ya da şampiyonluğa endeksli bir sevgi değildi bizimkisi ..

Bunu çok yanlış algılayanlar var fakat .. Bizler o iki kupayı, o şampiyonluğu takımımızın her zaman almasını isteriz. Bunun aksini düşünmek bile saçma. Ama sevgi; arma sevgisi; sarı kırmızı'ya olan sevgi kupaların başarının dışında bir şeydir;onlardan bağımsızdır. Öyle ki o iki kupayı o şampiyonluğu takımımıza layık gören;aşılayan bu karşılıksız arma sevgisidir.

Bizler çok şampiyonluk gördük;çok kupalar gördük .. Hayatı boyunca başka malum takımların taraftarlarının göremeyeceği şeyleri sindire sindire yaşadık ..

Bu sezon için söylenecek çok şey olduğunu düşünmüyorum. Yeni sezon;yeni stat yeni umutlar .. Bu bir bahane değil;bu sezonda çok rahat kupalara şampiyonluğa ulaşırdık .. Kısmet değilmiş fakat.

Bizim şampiyonluklarımız birilerinin ki gibi ağlama sesleriyle;kazma kürek sesleriyle gelmez .. Biz şampiyon olursak '' bastığımız yerlerden ses gelir'' ..


Onun dışında gerçekten şampiyonluk kimin umrunda ? ..

25 Nisan 2010 Pazar

Birileri yatış mı dedi ?

Günlerdir Fenerbahçenin yatış politikalarından biriydi aslında bu, herkesi kendileri gibi görmek.

Galatasaraylık duruşunun ne olduğunu bilmeyen avel bir topluluk olan bu geniş kitle, kendi çıkarları doğrultusunda onurunu, gururunu yere sericek kadar asil duruşları vardır.

Haftabaşından beridir Galatasaray'ın Bursa'ya yatacağını kamuoyuna duyurmaya çalışan ama kendilerinin içten içe korktuklarını dışarıya vurmamaya çalışan bir camianın olayıydı bu aslında.

Kendi tribününe ait bütün biletleri alıp, sözde kampanya (!) şeklinde taraftarlarına fiyatı altında dağıtmak pardon satmak eyleminde bulunup olayı yasal boyuta taşınmasınıda sağlamıştır.

Sonuç şudur ki? Galatasaraylılık duruşu maç satmak değildir, bunu birkez daha görmenin gururunu, Galatasaraylı olmanın ONURUNU yaşıyorum.

Ne mutlu GALATASARAYLIYIM diyene.

24 Nisan 2010 Cumartesi

GALATASARAYIMIZ - Bursaspor


Ligin en zorlu maçlarından birine çıkıyoruz, ortalıkta dolanan yatış haberlerine en güzel cevabı başkanımız Adnan Polat veriyor..

Okuyalım.

Adnan Polat temkinli ve dikkatli konuştu. Kavgadan özenle kaçmaya çalıştı. Ancak eteklerindeki taşları dökmeyi de ihmal etmedi. Herkesin anlayabileceği şekilde mesajlarını da verdi. Her söylediği şeyin arkasında durdu. Bu tip röportajlarda sıkça karşılaştığımız “Aman şunu yazma” kolaycılığına kaçmadı. Adnan Polat’ın özellikle hafta sonu oynanacak olan Bursaspor maçı için söyledikleri, kafalardaki bütün sorulara ve yersiz tartışmalara son verecek şekilde...

HaberTürk'ün haberine göre; Polat, F.Bahçe’nin derbilerde özellikle Kadıköy’de neden başarılı olduğunun teşhislerini ortaya koydu. Fenerbahçe-Beşiktaş maçından önce federasyon üyelerinin niçin dikkatini çektiklerini açıkça anlattı. Kendi takımı ile ilgili çok önemli detaylar verip futbolcuların “Eyvah yandık” diyeceği sinyaller gönderdi.

AHLAKSIZLIK YAPACAK DEĞİLİZ

Galatasaray’ın Bursa’ya yatacağını düşünen geri zekalıdır. Bunu söyleyene “Salak” derim. Aslantepe’de Şampiyonlar Ligi maçları oynamak istiyoruz. Fenerbahçe şampiyon olmasın diye de kalkıp ahlaksızlık yapacak değiliz

Galatasaray olarak önümüzde kalan son 4 maçı da kazanmamız lazım. Hâlâ şampiyonluk için şansımız var. Ayrıca Fenerbahçe’nin zor maçları var. Ve üstelik Fenerbahçe “Kolay” denilen maçlarda puan kaybedilen bir takım. Bu şekilde bize şampiyonluk bile verdiler. Biz önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarını Aslantepe’de oynamak istiyoruz. Bu yüzden 2.’lik bile bize bunu sağlıyor. Farz edin Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ne gitme ihtimali belirdi. Bursa’yı Bursa’da yenemezmi Beşiktaş?

Elbette yenebilir. O durumda biz de şampiyon olamazmıyız, oluruz. Bu ligde her şey mümkün ve sonuna kadar kovalayacağız. O yüzden tüm bunları ortaya koyarak “Galatasaray Bursa’ya yatacak” diyen adama “Salak” derim. Bunu düşünen geri zekalıdır. Elbette “Biz olamazsak F.Bahçe de şampiyon olmasın” düşüncesi var. Bu normal. Aynısını Fenerbahçe de düşünür. Ama Fenerbahçe şampiyon olmasın diye de kalkıp ahlaksızlık yapacak değiliz. Olaylara yapıcı yaklaşmaya çalışıyoruz. Federasyonun işi zor, biliyoruz. Ve tam desteğimizi de veriyoruz. Ama futbolun marka değerinin yükselmesi konusu tam tersi bir mekanizmaya dönüştü. Hiç kimse sahada oynayan takımların gerçek yüzünü bilmiyor. Kim daha güçlü anlaşılmıyor. Kalite artacağına daha aşağıya gidiyor. Çünkü saha içi yönetimleri çok başarısız.

FENER’LE 20 PUANLIK FARK VAR

Lehinize ve aleyhinize yapılan hataları topladığınız zaman bizimF.Bahçe ile aramızda 20 puanlık artı bir değer çıkıyor. Bunların kasetleri ve CD’leri var. Baskı yapanlar kazandı, yapmayanlar ise hep kaybetti. Oynanan futbolun önemi hiç kalmadı. Kim bağırdıysa bağırdığı kadar kazandı. Federasyon veMHK de alet oldu. İşin tadı kaçıyor.

KADIKÖY'DE ÖDLERİ PATLIYOR

F.Bahçe’nin Şükrü Saracoğlu’ndaki derbilerdeki en büyük etkeni; 12. adamı... Futbolcularımız orada yüksek strese giriyor. Hakemler de korkuyor, ödleri patlıyor. Fenerli oyuncular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyor!

Fenerbahçe seyircisini gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Hakemlere öyle güzel bir baskı kuruyorlar ki, dolayısıyla onlar da o baskı altında hata yapabiliyor. Fenerbahçe’nin derbilerdeki başarısının en önemli etkeni, stadı dolduran 12. adamları. Oraya giden
futbolcu ne derseniz deyin mutlaka etkileniyor. Taraftar alınan galibiyetlerin büyük bir bölümünde pay sahibi. Bizim oyuncularımız da orada yüksek strese giriyor. Bu negatif etken oluyor. Sonuçta onlar da insan. Hakemler Kadıköy’de korkuyorlar. Ödleri patlıyor. Fenerbahçeli futbolcular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyorlar! Çünkü hakemler Fenerbahçe aleyhine karar vermekten çekiniyorlar.

PSİKOLOJİK OLARAK EROZYONA UĞRUYORUZ

Bizim talebimiz, hakemlerin sahaya çıkıp normal kuralları uygulaması. Ama o baskıda bunu yapamıyorlar. İlk maçımızı hatırlayın. Keita bizim en önemli oyuncumuz. Roberto Carlos 7 saniye süren bir faul yaptı. Hakem de hep izledi. Sonra da Keita sinirlenip yumruk attı ve kırmızı kartı gördü. O maçta büyük hayal kırıklığı yaşadık. Bir de ofsayttan gol yedik. Bünyamin Gezer’in orada ödü koptu. Oysa mesleki açıdan korkusu olmaması lazım.

Ama öyle korktu ki... Zaten derbilerin anlamı çok başka. Bu maçlar sadece 3 puanlık değil, hatta 6 puanlık bile değil. Daha öte. Bir de psikolojik etkileri oluyor. Psikolojik erozyona uğruyorsunuz. Mustafa Denizli benim çok eski arkadaşım. Son F.Bahçe-Beşiktaş karşılaşmasından sonra “Hakemlik yürek işi” dedi. Hiç konuşmazdı, o da konuştu. Ben de o söze ilave ediyorum: Hakemlerin Kadıköy’de ödleri patlıyor...

‘GÖÇEK'İN YERİNE BAŞKA HAKEM ATAYIN’ DEDİM

İşin ucunun bize dokunacağını düşünerek derbi öncesi Özgener ve Arıboğan’a “Göçek’i atarsanız büyük kriz başlatırsınız” uyarısı yaptım. Fenerbahçe-Beşiktaşmaçında ne düşündüysemhepsi yaşandı. Beşiktaşlılar Hüseyin Göçek’e itiraz etti. Ben demaç öncesi, Göçek ismi resmi olarak açıklanmadan başkan (Mahmut Özgener) ve başkan yardımcısı (Lutfi Arıboğan) ile konuştum. Çünkü işin ucunun bize dokunacağını biliyordum. “Göçek yerine başka hakematayın” tavsiyesi yaptım. “Büyük bir kriz başlatırsınız” dedim. Ama yine de Göçek atandı. Hem takımlara hem de Göçek’e yazık. G.Saray, Beşiktaş ve Bursa; hepimiz mağduruz. F.Bahçe’nin başarısına da gölge düştü. Yazık değil mi bu kulüplere? Şartmıydı Göçek’i ille bumaça atamak? “Bu işin tek
yetkilisi benim” dediğin zaman böyle olur. Bunu nasıl temizleyecekler? Geçen yıl Sabri’ye “Marka değerini düşürüyor” diye ceza verdiler. Peki Bilica ne olacak? Onun yaptığı nedir? Bu durumlarda federasyon erozyona uğrar. Tamamen çifte standart. İspanya’dan bile bizimle alay ediyorlar.

GENÇERLER’İN FENER LEHİNE KAÇINCI KATLEDİŞİ

Aslında son derbiyi birinci derecede katleden adam Serkan Gençerler’dir. Bu ilk değil, kaçıncı oldu. Başka yan hakem mi yok? Bir bakın vukuatlarına... Niye sürekli bu maçlara Gençerler veriliyor? O zaman insan Gençerler’in kasıtlı olarak bu maçlara verildiğini düşünüyor. Bu adamın F.Bahçe lehine kaçıncımaç katledişi. Hüseyin Göçek Serkan ile kaç karşılaşmaya çıkmış? Ona da bir baksınlar. Kalan maçlarda speküle edilmemiş ve yıpranmamış hakemlere ihtiyaç var. Maçlar aynı saatte oynanacaksa bu son 4 haftada belirlenmeliydi. Ama belirlenmedi.

SARVAN BECEREMİYOR

Büyük organizasyonlarda neden Türk hakemi yok, bunu sorgulamak lazım. Bütün hakemler mi kötü? Değil tabii... İdari anlamda iyi yönetilmiyorlar. MHK’yi yönetenler iyi yönetemiyor. Federasyon ona güvenmiş, görev vermiş ama Oğuz Sarvan bu işi yapamıyor. Geçen yıl Sivas maçında raporlar değişti, yalan beyanlar hazırlandı. Hepsinin raporunu tuttuk ama bir şey değişmedi. Genel kurulda beyaz sayfa açmalarını istedik ve onları destekledik. Ama değişen bir şey olmadı. Güvensizlik ortamı oluştu. Olmazsa, yapamıyorlarsa onu değiştirmek sizin işiniz. Sarvan’ın kötü niyeti yok. Ama beceremiyorlar. Vizyonları yetmiyor. Futbolu Mahmut Özgener ve Lutfi Arıboğan yönetiyor. Dürüstler ve art niyetleri yok. Ama telkinleri dikkate almıyorlar. “Biz biliriz, biz yönetiriz” diyorlar. Bu iş yıpratıcı. Sezon başında MHK’nin alternatifi düşünülebilirdi. Oysa hakemler dışında hiçbir sıkıntıları yok. Ayrıca federasyonun gitmesi de çözüm değil.

Habertürk

22 Nisan 2010 Perşembe

İyi ki doğdun BABASINI OĞLU ( Atahan Dikmen)



Benim birtanecik kardeşim, sana neler yazsam aslında burada az kalır, her sene sen benim doğum günümü, yılbaşında eğlencene ara vererek ve hiç sektirmeden saat 00.00 'da ve bu hersene geleneksel olarak 01.01'e adım attığımızda olur...

Sen bize babandan kalan mirassın, o yüzden diyoruz ya sana BABASININ OĞLU diye, onun yolunda ilerleyecek, onu andığımız gibi, bize babalık yaptığı gibi sende kardeşliğin senin üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getireceksin.

Her sene olgunlaşarak, yeni şeyler katarak kendine bugünlere geldin ve o kadar şanslısın ki aslında böyle bir babaya sahip olduğun için, gurur duymalısın...

Ben senin için hayatımda bir kere pişmanlık duydum oda kahpe eylülde, o gün o telefonu açamamanın verdiği üzüntü hala babanın mezarına gittiğimde yaşadığım en büyük üzüntüdür, gözlerimden iki damla yaş geliyorsa budur sebebi...

Orada olamayışımdı bütün zoruma giden, o yolda...

Kardeşim daha çok şey yazarımda, pazar maçta görüşeceğiz kardeşim...

BABANDAN MİRASSIN SEN BİZE...

İYİ Kİ DOĞDUN BABASININ OĞLU
İYİ Kİ KARDEŞİMİZ OLDUN...

Mutluluklar Sabri Sarıoğlu


Evet, uzun zamandan sonra program arasına sıkıştırıp, sende mutlu yuvana kavuştun...Bizlerinde senden tek isteği, bundan sonra yaşadığın bu güzel hayatı, güzel futbolla süsleyip bizleri mutlu etmen..

Ee tabi birde bunun saha içindeki güzel ortalarınıda unutmamak lazım, isabetli şutlarda bunun yanında cabası.

Allah bir ömür mutluluk nasip etsin sizlere.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Kimin yattığı belli.

Evet Fenerbahçenin sezon sonlarına doğru yarattığı kaos ortamına bir yenisi daha eklendi, neymiş Galatasaray SK, Bursaspora yatıcakmış...Yok canım daha neler ?

Karşısındakini kendi gibi görmeye alışık bir camianın tabiki böyle düşüncelere saplanması çok normal, bizlerde bunları normal karşılıyoruz fakat gerilen ortamıda hesaba katmaları gerektiğini üstüne basa basa söylüyoruz...

Fazla uzağa gitmeye gerek yok bu yatış hesaplarını yapmak için, Galatasaray bundan önceki senelerde Trabzonspor'u 4-2 yenerek , Fenerbahçenin şampiyon olmasını sağlamıştı...Bu galibiyetle Fenerbahçenin önünü açmamıştı Galatasaray, sadece olması gerekeni, sahada ki mücadelesini vermişti..

Şimdi yine öyle bir dönemden geçiyoruz...

Ve bugün Fenerbahçe basketbol takımının, Galatasaray'ın play-off lara gitmemesi için bugün olanlarıda bu gözler gördü...

Demek ki neymiş, kimin neyin altına ne şartlarda yatacağı hiç belli olmazmış..

İyi yatışlar Fenerbahçe.

Galatasaray'lı Olmak...

Cemmert Ercan kardeşimizin yazısı...

Küçüktük o zaman 2000’lü yılların başıydı hani o zamanlar 2000 değilde milenyum derlerdi hatırlar mısınız ? O zamanlarda Galatasaray aşkının kıvılcımları hiç sönmeyecek büyük bir ateşe dönüşüyordu , durduramıyorlardı..O çok sevdiğim öğretmenlerim beni sana zayıf veririm x takımı tutucaksın diye zorluyorlardı ama ne fayda biz GALATASARAY sevdasını kazımıştık bir kere kalbimize.. Benim bir farkım vardı ben UEFA Kupasıyla , Süper Kupayla büyüdüm sabah erken kalkamama okula gidememe pahasına galibiyet geceleri atkımı boynuma formamı sırtıma geçirip caddelere çıkıp arabanın camından kafamı çıkarıp haykırırcasına GALATASARAY’ın adını bağırıyordum..Galatasaray’lı olmak başka bir şeydi o Ali Sami Yen’e girince sevinçten ağlamaktı , her yenilgide takıma daha da bağlanmaktı..Anlatılmaz bir duyguydu Galatasaray’lı olmak Türkiye’de en çok aldığın o Türkiye Kupa’sıyla övünmekti Galatasaray’lı olmak belki de bazen kırıcı olsada senin baban Türkiye Kupa’sını hiç gördümü diyerekten büyüklüğünle övünmekti Galatasaray’lı olmak. Sayfalarca yazılar yazacağım diyip 10 cümlede tıkanıp büyüklüğünü cümlelere sığdıramamaktır Galatasaray’lı olmak..

Arma Uğruna...

Safa Erülken kardeşimin yazısı...

Serin bir bahar akşamı,adı bilinmeyen bir parkta parkta sabahlayan insanlar vardı.Gecenin bu saatinde sıcacık yataklarında olmak yerine başka bir şeyi seçmişlerdi.Belki de askerde ve okula gitmek için üzerlerinden zorlukla attıkları yorganları bu kez arma için hiç üstüne örtmemişlerdi bile.Otobüsler gelecek ve armanın peşine düşülecekti her zaman olduğu gibi. Ve sabahlamak belki ilk kez bu kadar kutsal ve anlamlı oluyordu onlar için.Kilometreler kilometreleri takip ediyor,o uzun yollar bitmek bilmiyordu..Oysa 5 çayını Ortaköy’de içip tv başında maç izlemek vardı ya ama bu onlara yakışmazdı,rahat edemezlerdi sıcak koltuklarda.Otobüsün koridorları onlara göreydi öyle mutlu oluyorlar,öyle içleri rahat ediyordu.Kapanan gözler otobüsten yükselen bir besteyle açılıyordu.Kayıtsız kalınamazdı en gür sesle katılmak lazımdı.Uzun yolculuk bitiyor arma gerekince desteklendikten sonra yine aynı uzun geri dönüş macerası başlıyordu onlar için..Yorgunluk baş gösteriyordu ama mutluydular.Zaman sabaha vurmak üzereyken yolculuk bitiyor bu sefer işe,okula yetişmek için koşuşturma başlıyordu.Öyle ya haftasonunun en değerli saatlerini,dinlenme saatlerini bu yolda harcamışlardı yorucu bir hayat onları bekliyordu dışarıda.Fakat onları yoran ve üzen ne yolda harcadıkları zaman ne uykusuzluktu.Vefasızlık ve ruhsuzluk vardı.Sen o yorgunlukla son ses bağırırken sahada yürüyen cesetler vardı,sen ölümüne yola giderken tv başında atıp tutan Galatasaraylı(!)’lar vardı. Değer bilmeyen Galatasaraylılar vardı..Bütün gün kafanı kemirirdi bunlar rahat edemezdin,yine de yılmazdın Galatasaray için..Bir başka doğan gün ve bir başka arma macerası başlardı onlar için.Bu sevdanın adı Galatasaraydı.

20 Nisan 2010 Salı

Arda Turan ve Caner Erkin kavgası...

Hayret ediyorum şunlara, neyi paylaşamıyorlar...
Birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip futbolcular, nasıl oluyorda bu denli kendilerinden geçip birbirerine saldırıcak kadar hırs yapıyorlar yada neyi çekemiyorlar ?

Bakıyoruz idmana 5'e 2 pas çalışması yapıyorlar bunun sonucunda kavga ediyorlar, öyle böyle bir kavgada değil, antreman taraftara kapalı fakat basına açık...

İnsan biraz düşünceli olur, Galatasaray kaptanısın ve bunun ağırlığı ile orada yapıcı olacaksın, orada medya var 70milyona uzanan herşeyi yayan bir medya...

Alın size gündem, yaşadığın onca sıkıntı yetmiyormuş gibi birde bunu yaşa bakalım Arda efendi..

Bu gidişin sonu iyi değil, en kısa zamanda kendini toparla...

Yoksa bu takımda ne huzur bırakacaksın, nede huzur bulacaksın..

19 Nisan 2010 Pazartesi

Arda Turan mevzusu...

Arda kimdir arkadaş ? Galatasaray'ın bir topçusu ?

Peygamber değil birşey değil, ona kaptanlık bandını verende bu taraftardır, alması gerektiği yerde gereğini yapıcak olanda taraftardır...

Onun içinde ki Galatasaray sevgisine kimse engel olamaz, protestoyla taraftarı silicekse zaten hemen silsin, sezon sonuda gitsin...

Hayransınız Arda'ya, bizde seviyoruz...Farklı birşey yaptığımız yok...

Beste konusuna takıldınız durdunuz, elinizde başka koz kaldımı ? Bu takım şu dakikadan sonra 4te4 yaparsa bu protestonun neticesindedir, 6da6 serisinin ilk iki ayağını atlattık..

TEKRAR DİYORUM...

ARDA TURAN BURSASPOR MAÇINDA TRİBÜNLERCE ÇAĞIRALICAKTIR VE ODA BU TRİBÜNLERE GELECEKTİR...

Bu işin kısa özü bu...

Bundan sonra ne düşünürseniz düşünün...

Kimileri formayı secde eder, kutsal görür..

Kimileri formayı, kendince değişir kuzu olur...

Eleştiriler sürerken...


Yeri geliyor açıklamalar yapıyoruz, yeri geliyor susuyoruz...

Her duruşumuz bazı insanlar için suç teşkil etmekte...

Bizi anlamak için üstün zekaya ihtiyaç yoktur, biz bugüne kadar Galatasaray armasını hiç bir zaman yanlız bırakmadık...

Asla ve asla...

Armanın gittiği heryere biz koşa koşa gittik, kimi zaman bizlerin uyarılarına rağmen liseliler sınavlarını, üniler vizelerini bırakıp geldi bizlerle...

Neyden vazgeçerek, neye gidiyorlardı...

Hayattaki en önemli şeyleri Galatasaraydı bu insanların, herşeyiyle çok sevdikleriydi...Aşklarında
n öteydi...

Nedir bu Galatasaray düşmanlığı, verilen tepkiler ?

NEDEN ?

Tribün liderlerimiz bile her defasında " kimse Galatasaray’dan büyük değildir" diyorken...Bizde dahil diye üstüne basa basa ekliyorken nedir yani bu ağır tavırlar ?

Galatasarayın menfaati için herşeyi yapıyorken, takıma destek oluyorken, 5DK sustuk diye üstümüze gelmeyen kalmadı...

Yine susarız, yine tepki koyarız...BİZLER GALATASARAY TARAFTARIYIZ ve bizler için en önce GALATASARAYIN MENFAATLERİ gelir...

Arda’nın morali çok bozuk denildi, gazetelerde çıktı...Eee oysaki Diyarbakır maçından 1 gün sonra karşılaştık, gayette keyfi yerindeydi, selamlaştık geçti köşesine takıldı arkadaşlarıyla ?

Büyük kaptanın mı morali bozuktu ?

Hakan ağabey bizleri eleştiriyor olabilir ama sizlerde Galatasaraylısınız biraz susacaksınız...

Bizlerin KRAL isimini taktığı bir futbolcuya, Ersun Yanal gibi birini bitirebiliyorsak bu bizim gücümüz, sana olan sevgimizdir...

KRAL HAKAN ŞÜKÜR
SENİ ÇEKEMEYEN
BÜTÜN ....
SURATINA TÜKÜR

diye bağırdığımız dönemlerdede, biz birilerinden emir mi alıyorduk ?

Senin için yaptırdığımız 75m2 lik pankartı, Oftaş maçında asarken, birilerinden emir mi alıyorduk ?

Sen golünü attığında dönüp bize doğru elini kalbine götürüp, teşekkür ederken, maçtan sonra telefonda konuştuğumuzda Allah razı olsun dediğinde birilerinden emir mi alıyorduk ağabey he ?

Bizler GALATASARAYı karşılıksız sevdik ağabey ve hiç bir zaman kötülüğünü istemedik...

Zarar vermemek için elimizden geleni fazlasıyla yaptık...

Şimdi kenetlenme zamanıyken, muhalefet olup, takımı derinden etkilemek HİÇ BİRİMİZE YAKIŞMAZ.

Hepimiz takımımızın arkasındayız, protestomuzu bir maçla sınırlandırdık, sadece herkes herşeyin farkına varsın diye ve bitti işte...

Hakan ağabey, Arda’yla sürekli diyalog halindesin, sen ona akıl verensin bunu hepimiz biliyoruz...Şimdi büyüklüğünü gösterde, Arda’nın son 4 haftada neler yapması gerektiğini söyle.

Saygılar

Utku BOZTEPE

Yeniden canlandırma...

Son zamanlarda blog sayfasına yazamıyorduk aslında yoğunluktan diyelim. Uzun zamandan sonra tekrardan geri dönüyorum yazmaya..

Daha güzel yazılarımızla, tribünlerin dili olarak...

Saygılar