Çok uzun kelimeler etmeye artık ne sen ne de ben gerek duyuyorum abi .. İlk defa benim doğum günümü bu blogda kutlamıştın. O günü hiç bir zaman unutamam insana kendini bu kadar '' öz '' hissettiren bi abim olduğu için ne kadar şanslı olduğumu,hayatta bu kadar değerli birine ihtiyacım olduğunu o gün çok ama çok farklı şekilde anlamıştım ..
31 Aralık 2010 Cuma
Doğum Günün Kutlu Olsun Utku Abim
Çok uzun kelimeler etmeye artık ne sen ne de ben gerek duyuyorum abi .. İlk defa benim doğum günümü bu blogda kutlamıştın. O günü hiç bir zaman unutamam insana kendini bu kadar '' öz '' hissettiren bi abim olduğu için ne kadar şanslı olduğumu,hayatta bu kadar değerli birine ihtiyacım olduğunu o gün çok ama çok farklı şekilde anlamıştım ..
28 Kasım 2010 Pazar
Galatasaraylılık Ruhu ?
26 Kasım 2010 Cuma
Son Derbi Öncesi
15 Kasım 2010 Pazartesi
Sil Baştan Başlamak Gerek Bazen
10 Kasım 2010 Çarşamba
Gheorghe Hagi ve Galatasaray
2 Kasım 2010 Salı
Bir Arma Sevdalısına Umut Oluyoruz
Kanser denen illet, bu 3 yaşında ki kızımıza yapışmış, o ise direniyor, bizim yapacağımız tek şey var, bu kızımızın 3. yaş doğum gününde, onu hediye yağmuruna tutmak.
Gelin omuz omuza verip, kanser ile pençeleşen, bu küçük arma sevdalısına, mutluluk verelim, kansere karşı yüreklendirelim.
Sevgili kardeşimiz Mahir Şanlı, kızını o gün hediye yağmuruna tutmak istiyor, gelin kızımızı günlerce mutlu edecek kadar çok hediye yollayalım.
Hediye dediğimiz, büyük değil, hediye dediğimiz aslında yüreğimiz, küçük zarflarla, kızımıza yüreğimizi gönderelim.....
Galatasaray’lı olmak vefalı olmaktır...
Galatasaray’lı olmak, Galatasaray’lı yı yalnız bırakmamaktır...
Nisa kızımızın doğum günü 18 Kasım Perşembe, o güne kadar binlerce hediye gönderelim, lütfen bir Arma Sevda’lısını yanlız bırakmayın.
Aşaşıda ki linke tıklayarak, facebook’tan daha fazla bilgi alabilirsiniz.
http://www.facebook.com/event.php?eid=161431453881497
ALICI-NİSA ŞANLI
ADRES : Plezantstraat 78-B 9100
Sint-Niklaas, Belgium
http://www.facebook.com/event.php?eid=161431453881497
ALICI-NİSA ŞANLI
ADRES : Plezantstraat 78-B 9100
Sint-Niklaas, Belgium
16 Ekim 2010 Cumartesi
ALDIRMA ARDA TURAN KÖPEKTİR O HAVLAYAN ..
Meyve veren ağaç taşlanır demiş atalarımız. Doğru demişler;güzel demişler bundan binlerce yıl öncede böyleymiş demekki,halada öyle devam ediyor. Hoş ,çokta aldıramamak gerek bu işin dünyadaki raconu bu besbelli. Sen bir şeyler yaptıkça insanlar senin popüleritenden olumsuz eleştirilerle nemalanacak. İnsandaki değişimi ,ilerlemeyi bir türlü kabullenemeyen bir sistematik onu olduğu yerden geriye çekmeye ayarlanmış zırvalarla çalışacak .. O sistematik;basının belirli kesimleri tarafından çalıştırılmaya başlamış .. Hedef ? Bu sefer Arda Turan .. Galatasaray’ın genç kaptanı;sembol oyuncusu;10 numaranın sahibi .. Ama bu sefer sert kayaya tosladınız .. Galatasaray isminin geçtiği yerde biraz çekineceksiniz ..Öğrenemediyseniz öğretiriz ..
Erman Toroğlu; ne iş yaptığını anlayabilen beri gelsin .. Spor yazarlığı mesleğinin etiğini bu kadar yerlere vurabilen karakter yoksunu bir kişilik … Hakemlik mesleğinden kazandığı üç kağıtlarla; oturduğu koltuktan sahadaki futbolcuların özel hayatlarını ahlaksızca yorumlayan bir kişilik ..
Erman Bey ! Galatasaray kulubünün kaptanı; türk futbolunun geleceği bir isim olan Arda Turan’ı özel hayatından ötürü (ki bu hayatına laf söylemek senin sınırlarını fazlasıyla aşar ..) bilip bilmeden bel altı ifadelerle rencide etmek;üzmek ;yormak;hatta ve hatta Kaptan’ın deyimiyle şerefsizlik boyutuna taşımak eceli gelen köpeğin cami duvarına işemesi gibi bi şeydir ..
Yaşadığı sakatlığın sebebini adam gibi eleştirmek; anlamak,dinlemek yerine olayı özel hayatıyla bağdaştırıp bol keseden ahlaksızca sallamalara gerek yok. Bu aslında Arda’nın değil senin karakterden yoksun olduğunu gösterir ..
Bugün Türk Futbolu adına bütün herkes hatta ve hatta en uç örneklerden biri Aziz Yıldırım’ın bile Arda Turan’ın haklılığında hemfikir olduğunu düşünürsek zaten yaptığın terbiyesizliğin ne kadar uç sınırda olduğunu görmen gerek .. Hoş onu görecek bir kapasiten olsa;böyle açıklamaların olmaz ya neyse ..
Kısacası bugün ki örnek Arda Turan;yarın bir başkası .. Türk Futbolu adına bir şeylerin geleceğini temsil eden futbolcular; yazarlık kisvesi altındaki yamyamların yorumlarıyla; özel hayatlarıyla eleştiri konusu olup geriledikçe Türk futbolu ilerleyemez. Spor yazarları ve basında bu işi sakız gibi çiğner ve kendine malzeme eder.
Ama bu sefer söz konusu Arda Turan. Söz Konusu Galatasaray. Söz Konusu ultrAslan … Olduğun yerde kal Erman; bir damla gözyaşı için çıra gibi yanarsın .. İnan Galatasaray taraftarının adını duyduğun yerde; dünya tersine döner senin için ..
Eleştiriler;yorumlar ve basının içinde bulunduğu her ne varsa .. Meslek etiği diye zırvaladığınız o sınırlar içinde kalmalı. Biz eleştiriye;yorumlara kapalı olacak kadar dar dünya görüşüne sahip değiliz .. Velakin bunu kullanarakda çok derin yorumlara girme .. Boğulmak ta var bu işin içinde. İt ürür kervan yürür be Arda Turan .. Aldırma bas geç;bu havlayan bildiğin dob’’erman’’
3 Ekim 2010 Pazar
Yaşamın kıyısından…
Bizler her deplasmanı kendimize görev edinmişiz, kesintilerimizle yaşantımızdan, bizim için hayat felsefesi olmuş Galatasaray, uyanır uyanmaz düşüncelerimize giren, çalışırken aklımızdan çıkmayan…
Bizim için Galatasaray sosyal bir olgu değil, hayatın ta kendisi…
Karabük deplasmanıda bunlardan biriydi aslında, tek ayakla bile deplasman yapılabileceğini, evde bir bardak suyu kalkıp almaya üşenip anneden yardım isterken, o tek bacakla kilometrelerce yolu ağrıyla sızıyla gidip gelinebileceğinin deneyiydi bu…Doktor üstüne fazla yüklenme derken, biz kardeşlerimizle OMUZ OMUZA yaparken nasılda o ayağımın ağrısını düşüneyim, nasıl yani ?
Bunların hiç bir açıklaması yok aslında, söz konusu Galatasaray ise gerisi bizler için teferruattır.
Yaşasın GALATASARAY
İyi ki varsın…
29 Eylül 2010 Çarşamba
Muhteşem Taraftarın Yine Yanında
KALBİMİZDESİN ALPASLAN DİKMEN
27 Eylül 2008’de trafik kazası sonucunda yitirdiğimiz ultrAslan Genel Koordinatörümüz Alpaslan Dikmen’in 2. ölüm yıldönümüne yaklaşmış bulunmaktayız. Onun Galatasaray için yaptıklarını kelimelere dökmek gerçekten kifayetsiz olurdu. Gerçek bir Galatasaraylı; gerçek bir Galatasaray aşığı... Ömrünün çoğunu Galatasaray için vakfetmiş biri… Kalbinde sarıyla kırmızıya bulanmış bu sevdayı asilce taşıyan bir Galatasaray’lı…
Uzar gider bu cümleler sonu gelmez; Galatasaray sevgisi gibi, bir sonu yoktur. Musalla’da hayat biter belki; ama Galatasaray sevgisi ve o sevgiyi yüreğinde taşıyıp hayatını buna adayan Alpaslan Dikmen’e olan sevgimiz bitmez. 2001 yılında Galatasaray için yakmış olduğun hiç sönmeyecek meşale; “ultrAslan” nesilden nesile ışığını koruyarak devam edecek. Senin bizlere bırakmış olduğun bu mirası; sana ve seninle birlikte bu yolda emek vermiş tribün ağabeylerimizin doğrultusunda en iyi şekilde korumak; kollamak ve ultrAslan ismini en zirveye taşımak bizlerin boynunun borcu ve asli vazifesidir.
Hayatını Galatasaray’a adamış; bizlerin gönlünde tarifi olmayan bir sevgiyle yer alan biri… Seni bu kadar çok sevmek bile bizler için ayrıcalık be abi. İnan ki hala bizlesin; sadece ölüm, Allah’ın emri işte. Hani senin güzel bir sözün var ya abi: ‘’Galatasaray için ölmek de var ama asolan yaşamaktır”. İşte biz senin açtığın bu yolda Galatasaray için iyi ve güzel olan her şeyin peşinden koşmayı bir görev biliyoruz.
Yüce Rabbim mekanını cennet etsin Alpaslan Abi. Ruhun Şad Olsun.
"Galatasaray’ın yararına olarak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım." Alpaslan Dikmen...
Unutma ki Dünya fani
Veren Allah alır canı
Ben nasıl unuturum seni
Can bedenden çıkmayınca?
27 Ağustos 2010 Cuma
Bu ne rahatlık..!
Dün takımımız sabah 03.45'te TR'ye geliyor ve Atatürk Havaalaında güvenlik önlemleri alınmış, dışarıda da taraftarın olmaması halinde, nedir bu korku ? nedir bu çekingenlik, sebep ne yani bu kadar önleme... Galatasaray taraftarı futbolcusunumu dövüyor ki nitekim dün gece protesto edilse sesiniz bile çıkmaz.
Dün gecenin en komik olayıda Ayhan Akman'dı. Havaalanından çıkarken güvenlik görevlisine dışarıda taraftar var mı ? diye soruyor, suratında gülümsemeyle, dalga geçerek... Çok komik sanırım bunu yapması ?
Takım otobüsünün içinde Galatasaray tercümanı Mert Çetin biriyle diyalog haline girmiş, tartışıyordu en son...Olayın detayını bilmiyorum, öğrenemedim fakat bu gidişat hiç iyi değil, disiplinsizlik almış başını gidiyor... Bu halde fazla sürmez kimsenin bu kulüpte saltanatı.
Allah yardımcımız olsun.
24 Ağustos 2010 Salı
Eski popülüterliğini yitirmek…Erman Toroğlu
Almış son zamanlarda başını gidiyor, bir rant mevzusu…Herkesin dilinden düşüremediği cümle bu sanırım RANT ?
Ne rantmış arkadaş bu, biz nelerin içinde yüzüyormuşuzda haberimiz yokmuş ? Bu kadar büyük rant varsa bizim tribünde, biz niye hala borçlarla boğuşuyoruz ? Erman Toroğlu sana ultrAslan olarak dedik ki ? BİLDİKLERİNİ AÇIKLAMAZSAN NAMERTSİN diye…Açıklamalarını göremiyoruz fazla.
Sana küfür edildiğinde, hemen televizyonlara çıkıp “Beşiktaş taraftarı bana küfür etti”, “Galatasaray taraftarı bana küfür etti”, “Fenerbahçe taraftarı bana küfür etti” demeyi biliyorsun, kendine küfür ettirmeyi görev mi belledin anlamıyoruz ki ?
Galatasaray taraftarının tek oluşumu ultrAslan’dır ve kurulduğundan beridir de bu böyledir, hiç bir zaman tribünlerimizde 2. bir grup türememiştir ve buna asla izin verilmeyecektir. Bu yüzdendir ki tribünde olabilecek herşeyin tek sorumlusu ultrAslan olarak gözükmektedir… Galatasaray menfaatlerini herşeyin üstünde gören bizlerin, sizin gibi gündemden düşerken tutunacak tek dal olarak görülmemiz her ne kadar canımızı sıksada, asılsız olan bu varsayımlarınızı anca TV başında hiçbirşeyden haberdar olmayan insanlara yaparsınız, onları kandırırsınız.
Galatasaray taraftarı hiç bir zaman kimsenin adamı olmamıştır, Adnan Polat döneminde de bu geçerlidir, bundan sonra gelicek başkanlarımız içinde geçerlidir…Hepsi bizlerin başının tacıdır ama Galatasaray eğer zarar görmeye başlarsa bu taraftar onlarında önüne geçmeyi bilir, baskılarıyla gereken mesajı iletir.
Herkes eleştiresini biliyor fakat şunu düşünemiyor mu ? Adnan Sezgin kim ? Adnan Polat’ın sağkolu dimi, peki biz Adnan Sezgin’i protesto ederken kimi protesto ediyoruz ? Onun başında ki insanı yani bu kim ? ADNAN POLAT ? Yani onun yönetiminden ki birinin yönetimini beğenmiyoruz ki gerekeni yapıyoruz.
Biraz akıl yürütmekte fayda var, herşeyi biliyorum havasına kapılmanın anlamı yok…
Bizlere her daim ulaşabilirsiniz, zor değil…Her zaman karşınıza çıkarız, sıkıntılarınızı o koltuklarda oturup, yalanlarınızı millete atmayınız, gerekirse canlı yayına bağlayınız neler biliyorsanız açıklayınız…
BOL KESEDEN ATMAK KOLAYDIR ASLI ASTARI OLMAYAN OLAYLARI
BİZLER SİZİNDE KARŞINIZDAYIZ.
Saygılar
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Adnan Sezgin istifa derken…
Evet uzun bir süredir hepimizin dilinde vardır bu sözler, belli etmesekte kimseye haykırmak istediğimiz bir cümle…ADNAN SEZGİN İSTİFA…
Bunu demek için beklenen onca güne değdiği mi derseniz ? evet değdi…O gün bugündü işte, Galatasaray’ımın kurtuluş günü bu mağlubiyetti, Adnan Sezgin’in transfer politikasını çözmeye çalışaduralım, lig başlamış, UEFA’da bir üst tura çıkmak için evinde 5.sınıf bir takıma 2-0 yenik düştüğün durumdan kadro eksikliğinden 2-2 zor getiriyorsun ve hala utanmadan Galatasaray Spor Kulübün’de Futbol şube sorumlusu oluyorsun.
Galatasaray camiasını bu denli rezil etmeye, Galatasaray taraftarını bu derece küçük düşürmeye ne senin nede diğerlerinin hiç bir zaman hakkı olmamıştır, olamazda…
Galatasaray taraftarı belki bilmezsin ama FEDAKARDIR ! hiç bir zaman takımını YANLIZ BIRAKMAZ, hiç bir zaman futbolcusunu DÖVMEZ !…Ama sen öyle bir duruma getirdin ki bu taraftarı, artık bu taraftar neyin ne olduğunu bilemeyecek duruma düştü.
Haldun Üstünel bu kulüpten giderken hiç bir açıklama yapmadı, bu GALATASARAYLILIK duruşudur, bu ONURLU bir davranıştır.Sessizce sindirilerek gitti bu kulüpten…Galatasaray taraftarının en has adamıydı. Bizler tribünde nasıl isek, oda bizlerle birlikte yönetimin içindeydi…Taraftarın sadece yönetici haliydi o…Ama Adnan Sezgin onunda başını yedi.
Niye herkes Haldun Üstünel diye bağırırken tribünde susturuluyor biliyormusun peki Adnan Sezgin ? Tabi nereden bileceksin, sebebi şu, bu taraftara kimse laf atmasın, Haldun Üstünel’in adamları bilerek bağırıtıyor diye kamuoyunu yalanlarla kandırmasın diye susturuluyor, yani sizler bunu reklam aracı yapmayın diye Galatasaray taraftarı temkinli davranıyor.
Biz içimizden birisi dediğimiz insanı sizler yerken, bizler Galatasaray menfaatleri için çabaladık durduk, sizler transfer yollarında taraftara hergün yüzlerce isim taşırken bizler yollarda peşine düştük bu armanın…mesafe farketmeksizin…Karşılığı bu olmamalı, bu değil.
Son olarak diyorum ki, yürekten…haykırarak…
İSTİFA İSTİFA ADNAN SEZGİN İSTİFA.
22 Ağustos 2010 Pazar
Arman İçin Forman İçin ..
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Harry gülsün, dünya gülsün...
Kendisinin sakatlığından dolayı Galatasaray taraftarı onu fazla izleyemedi, yeri geldi yönetim kadroda düşünmediği dedikoduları çıktı ortaya, taraftar koydu tepkisini ortaya.
Bencede taraftar haklıydı, Harry bugün yedek kulübesinde otursun, sahada ki 11 topçuya örnek olur, Harry'in bu kulüpteki varlığı profesyonelliğin ne demek olduğunu en iyi açıklayan kişi olarak kalır.
Neyse ki artık takımda kaldı ve 1 sene daha olsa bu gözler onu Aslantepe'de görecek, onun gülüşü ile kalplerimiz bir kez daha HARRY için çarpacak.
Son olarak.
My name is KEWELL , KEWELL from GALATASARAY.
Varlığın bizler için tecrübe ÖZ BÜYÜCÜ.
8 Temmuz 2010 Perşembe
Kenetlenebilmek ..
5 Temmuz 2010 Pazartesi
İçimizden Birisi Haldun Üstünel
19 Haziran 2010 Cumartesi
Vatan Sağolsun
11 Haziran 2010 Cuma
Stoch Meselesi
9 Haziran 2010 Çarşamba
Doğum günün kutlu olsun ATAKANIM.
Blog sayfasından doğum günümü kutlanır demeyin..
Bu kişi eğer özel biriyse, kardeşinse, kardeştende öteyse, cansa, kansa, onun için herşeyi göze alabileceğin biriyse buradan da kutlanır, heryerden kutlanır...
Kelimelere sığamayacak kadar değerlisin kardeşim, varlığın hep olsun yürekte...Hiç bir zaman üzülme, üzmesinler seni...Üzende zaten değeri kadar alır yolunu gider yüreğinden, seni üzenin bizlede işi olmasın zaten.
Biz ABİ - KARDEŞ herkese yeter, herkese gerektiği kadar değeri verir, ona göre yolunu gösteririz.
Yeni yaşın kutlu olsun kardeşim.
Cuma günü nasıl olsa bol bol kutlayacağız, şimdilik bununla yetinebilirsin kardeşim..
MUTLULUK HEP SENİN HAKKIN.
Yeni yaşın sana seni hakedicek birini getirsin, o yüreği kendi yüreğiymiş gibi görücek birini getirsin.
21 Mayıs 2010 Cuma
Yarım Kalanlara Rağmen
Aslında uzun uzun yazmak gerek;dolu dolu beton rengindeki donuk yaşamlara inat. Bu beton rengindeki donuk yaşamların arasında iki rengi çok sevmenin hikayesinden ibaret bizimkisi. Sarı ve Kırmızı .. Biten bir sezonun ardından ilerisine bakmak ilk defa bu kadar zoruma gidiyor. İlk defa sezonun diğer yarısını hiç istemiyorum .. Bütün lig yarım sezondan ibaret olsa .. Ali Sami Yen'e geçici vedalar ederken bile yüreğinizin bir kenarında içten içe ne hissettiğinizi düşünsenize ? Kaldırmıyordu yüreklerimiz .. Önünden geçmek için tonla bahanelerle yolunuzu hiç uzattınız mı ? Sırf oraları görmek için sebepsizce Mecidiyeköy'den geçmişizdir illa ki .. Alışmanın ve sevmenin sarı kırmızı haliydi orası .. Karşılıksızca sevmenin mabediydi orası .. Orda çok hüzünler sevince dönüşmedi mi bizler için ? Nefes almayı çok uzaklarda aramadık ki biz hiç .. Beton rengine bürünmüş bu şehirde; tarifi olmayan bir sevgiyi yaşadığımız her seferinde bizi karşılıksızca bağrına basan;nefes alabildiğimiz tek yer sendin .. Başkaları için bu şehir yaşanmaz bir yerdi;kalabalıktı .. O kalabalıkta kaybolup gidebilirdi insan .. Kendini kaybederdi .. Yok işte bizim için bu bundan cok öteydi .. Bizim o kalabalıkta; herkesten herşeyden sıyrılıp;gördüğümüzde tamam işte dediğimiz bi yer vardı .. Mecidiyeköy'ün en çok sevdiğim yeri .. Gördüğümde dünyanın benim için merkezi burası işte dediğim yer .. Ali Sami Yen ..
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Gündemi değiştirmek..!
Lig tarihi boyunca 4 büyük takımın paylaştığı kupayı, 5.büyük ünvanı ile alan Bursaspor'un şampiyonluğunu gölgede bırakıp, kendi başarısızlığını örtmek amacıyla diğer takımlara ,bu takımların oyuncularına delili olmayan iftiralar atarak gündemi değiştirmeye çalışan Aziz Yıldırım'ın her lig sonunda alınan başarısız sonuçlardan başkalarını sorumlu tutması tarif edilemez, bütün herşey bana aittir demesine rağmen, başkalarında suç aramak komiklikten öteye gidilemez.
Eğer bugün şampiyon olsaydı insanların Trbazon maç sattı söylemlerine kulak asmayacak, muhattap olmayacaktın... Şimdi giden şampiyonluktan sonra sağa sola suç atarak, olayların sorumluları başkalarıymış gibi göstererek bu olaylardan sıyrılmak istiyorsun.
Artık insanlar bu davranışlara kanmıyor ve bu açıklamalara dışarıdan bakan taraftarlar gülmekle yetiniyorlardır.
Türk futbolunu artık bu açıklamalarla kirletmek hiç hoş bir davranış değildir, ellerinide deliller olmadan insanların onuruyla, gururuyla, şerefiyle oynamak kimsenin haddi değildir.
Saygılar.
18 Mayıs 2010 Salı
Ateş Düştüğü Yeri Yakar
11 Mayıs 2010 Salı
Seneye Hep Birlikte Galatasaray Ruhuyla
9 Mayıs 2010 Pazar
Sana yatar mı Trabzon, ne dersin Fener ?
Evet geldik son haftaya, taşıyorsun umutlarını tabiki, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, öyle ahım şahım bir kutlama göremedim daha doğrusu korna sesi duymadım desem yeridir.
Bundan 2 hafta önce lider olma pahasına Bursaspor’a yatacağımızı söyleyen ŞEREFLİ bir Fenerbahçe taraftarının sitesi var, hani bir yatak çizip, yatışşşş felan tarzı ahlaksızca yazılar yazan, gündemi değiştirip Galatasaray’ı kendi takımları gibi pis oyunlara sürükleneceğini düşünen bir site, en niyahetinde Galatasarayımız bu oyunlara gelmeyip, matematiksel olarak şampiyon olmasa bile CL için bu ONURLU mücadelesini sürdürmek zorundaydı, nitekim öyle de oldu, o gün bütün Fenerbahçe taraftarı Galatasaray’ı destekledi ne kadar enteresan sanki sayımız artmıştı, bizden çok düşünüyorlardı. 90.DK’nın sonunda Bursaspor’la ligin en güzel topunu oynayan, ligin en güzel maçını çıkaran iki takımın mücadelesi 0-0 golsüz berabere kalarak, Fenerbahçe’nin de Kasımpaşa' galibiyetiyle liderliğe oturduğu bir maçtı…
Gelelim şimdi atılan gollere, Fenerbahçe maçlarında nedense rakip kalecilere birşeyler oluyor, ya top ellerinden kaçıyor yada müdahele edemiyorlar, kör oluyorlar…Kasımpaşa maçında ki Bekir’in golü, Eskişehir maçında ki Özer’in golü ve bugün oynanan Ankaragücü maçında ki 3 gol birden dahasını da yiyemez zaten bir kaleci.
Neyse artık şimdi Trabzon maçı geldi çattı, 96senesindeki şampiyonluk kaçışını mı düşünür, yoksa Sadri başkanın dediği gibi ‘’Super Kupa Finalin’de Fenerbahçe ile karşıalaşacağız” demekle Türk futboluna neler kazandırıyorsunuz merak ediyorum.
İşte şimdi o malum siteden bir açıklama bekliyorum, Trabzon maçı için Beşiktaş’a yatış şeklinde bir görsel hazırlayacak mı ? Yoksa Trabzon’u en iyi şekilde misafirperver edip bu maçı kazandırıcak mı ?
Eee haydi bakalım Fenerbahçe, ŞEREFLİ(!) şampiyonluğun hayırlı olsun diyeyim 1 hafta önceden, ŞEREFİNLE(!) müzene bir kupa daha getiriyorsun.
Hayırlı Olsun.
Ülker İdman Raporu: 9 Mayıs 2010 Pazar
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı, çalışmalarını Metin Oktay Tesisleri Jupp Derwall Antrenman Sahası’nda yaptığı antrenmanla sürdürdü.
Basına ve taraftara kapalı olarak yapılan antrenman Frank Rijkaard, Johan Neeskens, Nezih Ali Boloğlu, Albert Pujol ve Carlos Cuadrat yönetiminde, saat 11.00’de, ısınma ve açma germe çalışmalarıyla başladı.
Dün gece oynanan karşılaşmada ilk onbirde görev verilen oyuncular sahada ve salonda rejenerasyon çalışmalarının ardından sağlık merkezinde yapılan terapi seanslarıyla maç ertesi programlarını tamamladılar.
Diğer oyuncularla antrenmanın ana bölümünde teknik çalışmalar yapıldı.
Soğuma ve açma germe çalışmalarıyla tamamlanan antrenmanın ardından oyuncular öğle yemeği için ana binaya geçtiler.
Maç sabahı yapılan son antrenmanda dizinde bir ağrı hisseden ancak maçta doksan dakika görev verilen Lucas Neill’in ayrıntılı tetkikleri bugün yapılıyor.
Karşılaşmada ikinci gol pozisyonunda yaşadığı çarpışma sonucunda oluşan ağrı ve hareket kısıtlılığı nedeniyle Aykut Erçetin’in ayrıntılı tetkikleri bugün ve yarın yapılacak.
Her iki kasık bölgesinde ve belinde ağrı hisseden Hakan Balta tedavisinin ardından dinlendirildi.
Karşılaşmada ayaklarına darbe alan Caner Erkin ve Abdel Kader Keita’nın soyunma odasında başlanan tedavilerine bugün sağlık merkezinde devam edildi.
Harry Kewell salonda çalıştırılıyor.
Tedavisinin ardından Elano Blumer fizyoterapistler yönetiminde salonda, takımdan ayrı olarak çalıştırıldı.
Ayhan Akman, Milan Baros, Gökhan Zan ve Serkan Kurtuluş’un tedavilerine devam ediliyor.
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı, bir günlük aradan çalışmalarını 11 Mayıs Salı sabahı saat 10.30’dan itibaren yapılacak basına ve taraftara kapalı antrenmanla sürdürecek. Antrenmandan özel görüntüler ve takımın son durumu ile ilgili detaylar sadece GSTV ve Galatasaray.com’dan canlı olarak yayınlanacak.
www.galatasaray.org ‘ dan alıntıdır.
Anneler Günü..!
Bugün anneler günü, kutsal varlığımızın günü.Onlarsız vakit geçiremeeyeceğimiz yılların kutlanası günü.
İyi ki varsın ANNEM.
Anneler günün kutlu olsun.
5 Mayıs 2010 Çarşamba
Kupalara Layıksın Sen Şanlı Galatasaray
1 Mayıs 2010 Cumartesi
1 Mayıs 2010
Özellikle 1 Mayıs 2010 tarihi bizim için başka anlam taşıyor, herkes meydanlarda olurken, bu sene ki geçicek güzel kutlamalar yolları felç edicekken, İstanbul her köşesinden insanlarda Galatasaray Arması için önce Abdi İpekçiye Bayan Basketbol Takımımızın maçına, oradanda otobüslerle Olimpiyat Stadına gidecekledir.
Peki bu insanların mücadelesi nedir ? İnsanlar işçi bayramını meydanlarda kutlarken, bu insanlar "ARMANIN PEŞİNDE" olmanın gururunu yaşayacaklardır.
Galatasaraylılık böyle birşey, eskiden meydanlara çıkmak için verilen mücadelelere televizyonlardan tanık olurdumda, şimdi yarın ki bu zorlu maratonu yaşayacak renkdaşlarıma üzülüyorum, onlarda salona varmak için zorluklara meydan okuyacaklar.
Hangisi zorlu mücadeleki ?
Geçsenize...
Yaşasın GALATASARAY !
O zaman verelim omuz omuza, koşalım salona.
O zaman verelim omuz omuza, koşalım olimpiyata.
30 Nisan 2010 Cuma
Kewell Gidiyor.
Bakıyoruz Galatasaray'a bu sene yararı olmamış, sezonun tamamında sakat olarak geçirmiş ve onun için Nonda'dan vazgeçilmiş bir oyuncu.
Nonda'nın gitmesiyle takımda ki düşüşü herkes bilmekte.
Birde son zamanlarda çıkan şu "sahte doktor raporları" tuzu biberi olmakta bu işin, uzun lafın kısası Kewell ın bu takıma fayda sağlayamayacağı.
Oynadığı dönemlerde formayı en iyi şekilde ıslattı, hakkını veren nadir futbolculardan biri.
Şimdiki sorunsa "parasal konuda" anlaşılmaması, Kewell gibi birinin artık şunu anlaması gerekir ki, Galatasaray taraftarı senin için her platformda kalmanı istemişken, Nonda'nın gönderilmesinde bile öncülük etmişken, bu son hiç hoş olmadı.
Senin oynamadığın şu kadar süre zarfında, parayı sorun etmek en son tercihin olmasını dilerdim.
Güle Güle Kewell, umarım gittiğin yerden memnun kalırsın.
27 Nisan 2010 Salı
Aslında Galatasaray ..
Aslında Galatasaray bir hayat biçimi bizler için; en sevinçli anımızda belkide alınan bir mağlubiyete üzülmenin ne demek olduğunu sadece bizler biliriz .. Birileri gelir Galatasaray sana ekmek mi veriyor diye saçma sapan cümleler kurar .. Duymayız bile en alışageldik sözlerden biridir. Anlatmaya da pek gerek yoktur aslında Galatasaray sevgisini onlara. Ya da tam tersini düşünmek gerek hayatın içinde en boğulduğumuz en sıkıldığımız anlarda Galatasaray'ın bizi boğduğu tarifsiz sevinçlere bakmak lazım .. Bir anda başka bir dünyaya gideriz onunla .. Karşılıksızca bizi sevince boğan başka ne var diye geçiririz içimizden bir kez daha ..
Aslnda Galatasaray bir Spor Kulübünden çok daha öte bir şey bizler için. İnsanların sahtelikler peşinde koştuğu günümüzde saçma sapan bir çok şeyin içinde; Gerçek Sevginin;karşılıksız sevginin ve birçok güzelliklerin tam merkezidir Galatasaray Sevgisi ...
Bunu görmek bunu yaşamak hayatının her anında bu sevgiye tutunmak ona gerçekten gönül verenlerin anlayabileceği ve yaşayabileceği türden bir sevgi ...
Aslında Galatasaray bir yaşam biçimi;onu yaşayabilmek,onu hayatının her anına sığdırabilmek .. İşte bu da hayatın bize sunduğu en büyük nimetlerden biri.
O yüzden Ne Mutlu Galatasaray'lıyım Diyene ...
26 Nisan 2010 Pazartesi
Şampiyonluk Kimin Umrunda
25 Nisan 2010 Pazar
Birileri yatış mı dedi ?
Galatasaraylık duruşunun ne olduğunu bilmeyen avel bir topluluk olan bu geniş kitle, kendi çıkarları doğrultusunda onurunu, gururunu yere sericek kadar asil duruşları vardır.
Haftabaşından beridir Galatasaray'ın Bursa'ya yatacağını kamuoyuna duyurmaya çalışan ama kendilerinin içten içe korktuklarını dışarıya vurmamaya çalışan bir camianın olayıydı bu aslında.
Kendi tribününe ait bütün biletleri alıp, sözde kampanya (!) şeklinde taraftarlarına fiyatı altında dağıtmak pardon satmak eyleminde bulunup olayı yasal boyuta taşınmasınıda sağlamıştır.
Sonuç şudur ki? Galatasaraylılık duruşu maç satmak değildir, bunu birkez daha görmenin gururunu, Galatasaraylı olmanın ONURUNU yaşıyorum.
Ne mutlu GALATASARAYLIYIM diyene.
24 Nisan 2010 Cumartesi
GALATASARAYIMIZ - Bursaspor
Ligin en zorlu maçlarından birine çıkıyoruz, ortalıkta dolanan yatış haberlerine en güzel cevabı başkanımız Adnan Polat veriyor..
Okuyalım.
Adnan Polat temkinli ve dikkatli konuştu. Kavgadan özenle kaçmaya çalıştı. Ancak eteklerindeki taşları dökmeyi de ihmal etmedi. Herkesin anlayabileceği şekilde mesajlarını da verdi. Her söylediği şeyin arkasında durdu. Bu tip röportajlarda sıkça karşılaştığımız “Aman şunu yazma” kolaycılığına kaçmadı. Adnan Polat’ın özellikle hafta sonu oynanacak olan Bursaspor maçı için söyledikleri, kafalardaki bütün sorulara ve yersiz tartışmalara son verecek şekilde...
HaberTürk'ün haberine göre; Polat, F.Bahçe’nin derbilerde özellikle Kadıköy’de neden başarılı olduğunun teşhislerini ortaya koydu. Fenerbahçe-Beşiktaş maçından önce federasyon üyelerinin niçin dikkatini çektiklerini açıkça anlattı. Kendi takımı ile ilgili çok önemli detaylar verip futbolcuların “Eyvah yandık” diyeceği sinyaller gönderdi.
AHLAKSIZLIK YAPACAK DEĞİLİZ
Galatasaray’ın Bursa’ya yatacağını düşünen geri zekalıdır. Bunu söyleyene “Salak” derim. Aslantepe’de Şampiyonlar Ligi maçları oynamak istiyoruz. Fenerbahçe şampiyon olmasın diye de kalkıp ahlaksızlık yapacak değiliz
Galatasaray olarak önümüzde kalan son 4 maçı da kazanmamız lazım. Hâlâ şampiyonluk için şansımız var. Ayrıca Fenerbahçe’nin zor maçları var. Ve üstelik Fenerbahçe “Kolay” denilen maçlarda puan kaybedilen bir takım. Bu şekilde bize şampiyonluk bile verdiler. Biz önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarını Aslantepe’de oynamak istiyoruz. Bu yüzden 2.’lik bile bize bunu sağlıyor. Farz edin Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ne gitme ihtimali belirdi. Bursa’yı Bursa’da yenemezmi Beşiktaş?
Elbette yenebilir. O durumda biz de şampiyon olamazmıyız, oluruz. Bu ligde her şey mümkün ve sonuna kadar kovalayacağız. O yüzden tüm bunları ortaya koyarak “Galatasaray Bursa’ya yatacak” diyen adama “Salak” derim. Bunu düşünen geri zekalıdır. Elbette “Biz olamazsak F.Bahçe de şampiyon olmasın” düşüncesi var. Bu normal. Aynısını Fenerbahçe de düşünür. Ama Fenerbahçe şampiyon olmasın diye de kalkıp ahlaksızlık yapacak değiliz. Olaylara yapıcı yaklaşmaya çalışıyoruz. Federasyonun işi zor, biliyoruz. Ve tam desteğimizi de veriyoruz. Ama futbolun marka değerinin yükselmesi konusu tam tersi bir mekanizmaya dönüştü. Hiç kimse sahada oynayan takımların gerçek yüzünü bilmiyor. Kim daha güçlü anlaşılmıyor. Kalite artacağına daha aşağıya gidiyor. Çünkü saha içi yönetimleri çok başarısız.
FENER’LE 20 PUANLIK FARK VAR
Lehinize ve aleyhinize yapılan hataları topladığınız zaman bizimF.Bahçe ile aramızda 20 puanlık artı bir değer çıkıyor. Bunların kasetleri ve CD’leri var. Baskı yapanlar kazandı, yapmayanlar ise hep kaybetti. Oynanan futbolun önemi hiç kalmadı. Kim bağırdıysa bağırdığı kadar kazandı. Federasyon veMHK de alet oldu. İşin tadı kaçıyor.
KADIKÖY'DE ÖDLERİ PATLIYOR
F.Bahçe’nin Şükrü Saracoğlu’ndaki derbilerdeki en büyük etkeni; 12. adamı... Futbolcularımız orada yüksek strese giriyor. Hakemler de korkuyor, ödleri patlıyor. Fenerli oyuncular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyor!
Fenerbahçe seyircisini gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Hakemlere öyle güzel bir baskı kuruyorlar ki, dolayısıyla onlar da o baskı altında hata yapabiliyor. Fenerbahçe’nin derbilerdeki başarısının en önemli etkeni, stadı dolduran 12. adamları. Oraya giden
futbolcu ne derseniz deyin mutlaka etkileniyor. Taraftar alınan galibiyetlerin büyük bir bölümünde pay sahibi. Bizim oyuncularımız da orada yüksek strese giriyor. Bu negatif etken oluyor. Sonuçta onlar da insan. Hakemler Kadıköy’de korkuyorlar. Ödleri patlıyor. Fenerbahçeli futbolcular o statta dokunulmazlık mertebesine ulaşıyorlar! Çünkü hakemler Fenerbahçe aleyhine karar vermekten çekiniyorlar.
PSİKOLOJİK OLARAK EROZYONA UĞRUYORUZ
Bizim talebimiz, hakemlerin sahaya çıkıp normal kuralları uygulaması. Ama o baskıda bunu yapamıyorlar. İlk maçımızı hatırlayın. Keita bizim en önemli oyuncumuz. Roberto Carlos 7 saniye süren bir faul yaptı. Hakem de hep izledi. Sonra da Keita sinirlenip yumruk attı ve kırmızı kartı gördü. O maçta büyük hayal kırıklığı yaşadık. Bir de ofsayttan gol yedik. Bünyamin Gezer’in orada ödü koptu. Oysa mesleki açıdan korkusu olmaması lazım.
Ama öyle korktu ki... Zaten derbilerin anlamı çok başka. Bu maçlar sadece 3 puanlık değil, hatta 6 puanlık bile değil. Daha öte. Bir de psikolojik etkileri oluyor. Psikolojik erozyona uğruyorsunuz. Mustafa Denizli benim çok eski arkadaşım. Son F.Bahçe-Beşiktaş karşılaşmasından sonra “Hakemlik yürek işi” dedi. Hiç konuşmazdı, o da konuştu. Ben de o söze ilave ediyorum: Hakemlerin Kadıköy’de ödleri patlıyor...
‘GÖÇEK'İN YERİNE BAŞKA HAKEM ATAYIN’ DEDİM
İşin ucunun bize dokunacağını düşünerek derbi öncesi Özgener ve Arıboğan’a “Göçek’i atarsanız büyük kriz başlatırsınız” uyarısı yaptım. Fenerbahçe-Beşiktaşmaçında ne düşündüysemhepsi yaşandı. Beşiktaşlılar Hüseyin Göçek’e itiraz etti. Ben demaç öncesi, Göçek ismi resmi olarak açıklanmadan başkan (Mahmut Özgener) ve başkan yardımcısı (Lutfi Arıboğan) ile konuştum. Çünkü işin ucunun bize dokunacağını biliyordum. “Göçek yerine başka hakematayın” tavsiyesi yaptım. “Büyük bir kriz başlatırsınız” dedim. Ama yine de Göçek atandı. Hem takımlara hem de Göçek’e yazık. G.Saray, Beşiktaş ve Bursa; hepimiz mağduruz. F.Bahçe’nin başarısına da gölge düştü. Yazık değil mi bu kulüplere? Şartmıydı Göçek’i ille bumaça atamak? “Bu işin tek
yetkilisi benim” dediğin zaman böyle olur. Bunu nasıl temizleyecekler? Geçen yıl Sabri’ye “Marka değerini düşürüyor” diye ceza verdiler. Peki Bilica ne olacak? Onun yaptığı nedir? Bu durumlarda federasyon erozyona uğrar. Tamamen çifte standart. İspanya’dan bile bizimle alay ediyorlar.
GENÇERLER’İN FENER LEHİNE KAÇINCI KATLEDİŞİ
Aslında son derbiyi birinci derecede katleden adam Serkan Gençerler’dir. Bu ilk değil, kaçıncı oldu. Başka yan hakem mi yok? Bir bakın vukuatlarına... Niye sürekli bu maçlara Gençerler veriliyor? O zaman insan Gençerler’in kasıtlı olarak bu maçlara verildiğini düşünüyor. Bu adamın F.Bahçe lehine kaçıncımaç katledişi. Hüseyin Göçek Serkan ile kaç karşılaşmaya çıkmış? Ona da bir baksınlar. Kalan maçlarda speküle edilmemiş ve yıpranmamış hakemlere ihtiyaç var. Maçlar aynı saatte oynanacaksa bu son 4 haftada belirlenmeliydi. Ama belirlenmedi.
SARVAN BECEREMİYOR
Büyük organizasyonlarda neden Türk hakemi yok, bunu sorgulamak lazım. Bütün hakemler mi kötü? Değil tabii... İdari anlamda iyi yönetilmiyorlar. MHK’yi yönetenler iyi yönetemiyor. Federasyon ona güvenmiş, görev vermiş ama Oğuz Sarvan bu işi yapamıyor. Geçen yıl Sivas maçında raporlar değişti, yalan beyanlar hazırlandı. Hepsinin raporunu tuttuk ama bir şey değişmedi. Genel kurulda beyaz sayfa açmalarını istedik ve onları destekledik. Ama değişen bir şey olmadı. Güvensizlik ortamı oluştu. Olmazsa, yapamıyorlarsa onu değiştirmek sizin işiniz. Sarvan’ın kötü niyeti yok. Ama beceremiyorlar. Vizyonları yetmiyor. Futbolu Mahmut Özgener ve Lutfi Arıboğan yönetiyor. Dürüstler ve art niyetleri yok. Ama telkinleri dikkate almıyorlar. “Biz biliriz, biz yönetiriz” diyorlar. Bu iş yıpratıcı. Sezon başında MHK’nin alternatifi düşünülebilirdi. Oysa hakemler dışında hiçbir sıkıntıları yok. Ayrıca federasyonun gitmesi de çözüm değil.
Habertürk
22 Nisan 2010 Perşembe
İyi ki doğdun BABASINI OĞLU ( Atahan Dikmen)
Benim birtanecik kardeşim, sana neler yazsam aslında burada az kalır, her sene sen benim doğum günümü, yılbaşında eğlencene ara vererek ve hiç sektirmeden saat 00.00 'da ve bu hersene geleneksel olarak 01.01'e adım attığımızda olur...
Sen bize babandan kalan mirassın, o yüzden diyoruz ya sana BABASININ OĞLU diye, onun yolunda ilerleyecek, onu andığımız gibi, bize babalık yaptığı gibi sende kardeşliğin senin üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getireceksin.
Her sene olgunlaşarak, yeni şeyler katarak kendine bugünlere geldin ve o kadar şanslısın ki aslında böyle bir babaya sahip olduğun için, gurur duymalısın...
Ben senin için hayatımda bir kere pişmanlık duydum oda kahpe eylülde, o gün o telefonu açamamanın verdiği üzüntü hala babanın mezarına gittiğimde yaşadığım en büyük üzüntüdür, gözlerimden iki damla yaş geliyorsa budur sebebi...
Orada olamayışımdı bütün zoruma giden, o yolda...
Kardeşim daha çok şey yazarımda, pazar maçta görüşeceğiz kardeşim...
BABANDAN MİRASSIN SEN BİZE...
İYİ Kİ DOĞDUN BABASININ OĞLU
İYİ Kİ KARDEŞİMİZ OLDUN...
Mutluluklar Sabri Sarıoğlu
Evet, uzun zamandan sonra program arasına sıkıştırıp, sende mutlu yuvana kavuştun...Bizlerinde senden tek isteği, bundan sonra yaşadığın bu güzel hayatı, güzel futbolla süsleyip bizleri mutlu etmen..
Ee tabi birde bunun saha içindeki güzel ortalarınıda unutmamak lazım, isabetli şutlarda bunun yanında cabası.
Allah bir ömür mutluluk nasip etsin sizlere.
21 Nisan 2010 Çarşamba
Kimin yattığı belli.
Karşısındakini kendi gibi görmeye alışık bir camianın tabiki böyle düşüncelere saplanması çok normal, bizlerde bunları normal karşılıyoruz fakat gerilen ortamıda hesaba katmaları gerektiğini üstüne basa basa söylüyoruz...
Fazla uzağa gitmeye gerek yok bu yatış hesaplarını yapmak için, Galatasaray bundan önceki senelerde Trabzonspor'u 4-2 yenerek , Fenerbahçenin şampiyon olmasını sağlamıştı...Bu galibiyetle Fenerbahçenin önünü açmamıştı Galatasaray, sadece olması gerekeni, sahada ki mücadelesini vermişti..
Şimdi yine öyle bir dönemden geçiyoruz...
Ve bugün Fenerbahçe basketbol takımının, Galatasaray'ın play-off lara gitmemesi için bugün olanlarıda bu gözler gördü...
Demek ki neymiş, kimin neyin altına ne şartlarda yatacağı hiç belli olmazmış..
İyi yatışlar Fenerbahçe.
Galatasaray'lı Olmak...
Küçüktük o zaman 2000’lü yılların başıydı hani o zamanlar 2000 değilde milenyum derlerdi hatırlar mısınız ? O zamanlarda Galatasaray aşkının kıvılcımları hiç sönmeyecek büyük bir ateşe dönüşüyordu , durduramıyorlardı..O çok sevdiğim öğretmenlerim beni sana zayıf veririm x takımı tutucaksın diye zorluyorlardı ama ne fayda biz GALATASARAY sevdasını kazımıştık bir kere kalbimize.. Benim bir farkım vardı ben UEFA Kupasıyla , Süper Kupayla büyüdüm sabah erken kalkamama okula gidememe pahasına galibiyet geceleri atkımı boynuma formamı sırtıma geçirip caddelere çıkıp arabanın camından kafamı çıkarıp haykırırcasına GALATASARAY’ın adını bağırıyordum..Galatasaray’lı olmak başka bir şeydi o Ali Sami Yen’e girince sevinçten ağlamaktı , her yenilgide takıma daha da bağlanmaktı..Anlatılmaz bir duyguydu Galatasaray’lı olmak Türkiye’de en çok aldığın o Türkiye Kupa’sıyla övünmekti Galatasaray’lı olmak belki de bazen kırıcı olsada senin baban Türkiye Kupa’sını hiç gördümü diyerekten büyüklüğünle övünmekti Galatasaray’lı olmak. Sayfalarca yazılar yazacağım diyip 10 cümlede tıkanıp büyüklüğünü cümlelere sığdıramamaktır Galatasaray’lı olmak..
Arma Uğruna...
Serin bir bahar akşamı,adı bilinmeyen bir parkta parkta sabahlayan insanlar vardı.Gecenin bu saatinde sıcacık yataklarında olmak yerine başka bir şeyi seçmişlerdi.Belki de askerde ve okula gitmek için üzerlerinden zorlukla attıkları yorganları bu kez arma için hiç üstüne örtmemişlerdi bile.Otobüsler gelecek ve armanın peşine düşülecekti her zaman olduğu gibi. Ve sabahlamak belki ilk kez bu kadar kutsal ve anlamlı oluyordu onlar için.Kilometreler kilometreleri takip ediyor,o uzun yollar bitmek bilmiyordu..Oysa 5 çayını Ortaköy’de içip tv başında maç izlemek vardı ya ama bu onlara yakışmazdı,rahat edemezlerdi sıcak koltuklarda.Otobüsün koridorları onlara göreydi öyle mutlu oluyorlar,öyle içleri rahat ediyordu.Kapanan gözler otobüsten yükselen bir besteyle açılıyordu.Kayıtsız kalınamazdı en gür sesle katılmak lazımdı.Uzun yolculuk bitiyor arma gerekince desteklendikten sonra yine aynı uzun geri dönüş macerası başlıyordu onlar için..Yorgunluk baş gösteriyordu ama mutluydular.Zaman sabaha vurmak üzereyken yolculuk bitiyor bu sefer işe,okula yetişmek için koşuşturma başlıyordu.Öyle ya haftasonunun en değerli saatlerini,dinlenme saatlerini bu yolda harcamışlardı yorucu bir hayat onları bekliyordu dışarıda.Fakat onları yoran ve üzen ne yolda harcadıkları zaman ne uykusuzluktu.Vefasızlık ve ruhsuzluk vardı.Sen o yorgunlukla son ses bağırırken sahada yürüyen cesetler vardı,sen ölümüne yola giderken tv başında atıp tutan Galatasaraylı(!)’lar vardı. Değer bilmeyen Galatasaraylılar vardı..Bütün gün kafanı kemirirdi bunlar rahat edemezdin,yine de yılmazdın Galatasaray için..Bir başka doğan gün ve bir başka arma macerası başlardı onlar için.Bu sevdanın adı Galatasaraydı.
20 Nisan 2010 Salı
Arda Turan ve Caner Erkin kavgası...
Birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip futbolcular, nasıl oluyorda bu denli kendilerinden geçip birbirerine saldırıcak kadar hırs yapıyorlar yada neyi çekemiyorlar ?
Bakıyoruz idmana 5'e 2 pas çalışması yapıyorlar bunun sonucunda kavga ediyorlar, öyle böyle bir kavgada değil, antreman taraftara kapalı fakat basına açık...
İnsan biraz düşünceli olur, Galatasaray kaptanısın ve bunun ağırlığı ile orada yapıcı olacaksın, orada medya var 70milyona uzanan herşeyi yayan bir medya...
Alın size gündem, yaşadığın onca sıkıntı yetmiyormuş gibi birde bunu yaşa bakalım Arda efendi..
Bu gidişin sonu iyi değil, en kısa zamanda kendini toparla...
Yoksa bu takımda ne huzur bırakacaksın, nede huzur bulacaksın..
19 Nisan 2010 Pazartesi
Arda Turan mevzusu...
Peygamber değil birşey değil, ona kaptanlık bandını verende bu taraftardır, alması gerektiği yerde gereğini yapıcak olanda taraftardır...
Onun içinde ki Galatasaray sevgisine kimse engel olamaz, protestoyla taraftarı silicekse zaten hemen silsin, sezon sonuda gitsin...
Hayransınız Arda'ya, bizde seviyoruz...Farklı birşey yaptığımız yok...
Beste konusuna takıldınız durdunuz, elinizde başka koz kaldımı ? Bu takım şu dakikadan sonra 4te4 yaparsa bu protestonun neticesindedir, 6da6 serisinin ilk iki ayağını atlattık..
TEKRAR DİYORUM...
ARDA TURAN BURSASPOR MAÇINDA TRİBÜNLERCE ÇAĞIRALICAKTIR VE ODA BU TRİBÜNLERE GELECEKTİR...
Bu işin kısa özü bu...
Bundan sonra ne düşünürseniz düşünün...
Kimileri formayı secde eder, kutsal görür..
Kimileri formayı, kendince değişir kuzu olur...
Eleştiriler sürerken...
Yeri geliyor açıklamalar yapıyoruz, yeri geliyor susuyoruz...
Her duruşumuz bazı insanlar için suç teşkil etmekte...
Bizi anlamak için üstün zekaya ihtiyaç yoktur, biz bugüne kadar Galatasaray armasını hiç bir zaman yanlız bırakmadık...
Asla ve asla...
Armanın gittiği heryere biz koşa koşa gittik, kimi zaman bizlerin uyarılarına rağmen liseliler sınavlarını, üniler vizelerini bırakıp geldi bizlerle...
Neyden vazgeçerek, neye gidiyorlardı...
Hayattaki en önemli şeyleri Galatasaraydı bu insanların, herşeyiyle çok sevdikleriydi...Aşklarında
Nedir bu Galatasaray düşmanlığı, verilen tepkiler ?
NEDEN ?
Tribün liderlerimiz bile her defasında " kimse Galatasaray’dan büyük değildir" diyorken...Bizde dahil diye üstüne basa basa ekliyorken nedir yani bu ağır tavırlar ?
Galatasarayın menfaati için herşeyi yapıyorken, takıma destek oluyorken, 5DK sustuk diye üstümüze gelmeyen kalmadı...
Yine susarız, yine tepki koyarız...BİZLER GALATASARAY TARAFTARIYIZ ve bizler için en önce GALATASARAYIN MENFAATLERİ gelir...
Arda’nın morali çok bozuk denildi, gazetelerde çıktı...Eee oysaki Diyarbakır maçından 1 gün sonra karşılaştık, gayette keyfi yerindeydi, selamlaştık geçti köşesine takıldı arkadaşlarıyla ?
Büyük kaptanın mı morali bozuktu ?
Hakan ağabey bizleri eleştiriyor olabilir ama sizlerde Galatasaraylısınız biraz susacaksınız...
Bizlerin KRAL isimini taktığı bir futbolcuya, Ersun Yanal gibi birini bitirebiliyorsak bu bizim gücümüz, sana olan sevgimizdir...
KRAL HAKAN ŞÜKÜR
SENİ ÇEKEMEYEN
BÜTÜN ....
SURATINA TÜKÜR
diye bağırdığımız dönemlerdede, biz birilerinden emir mi alıyorduk ?
Senin için yaptırdığımız 75m2 lik pankartı, Oftaş maçında asarken, birilerinden emir mi alıyorduk ?
Sen golünü attığında dönüp bize doğru elini kalbine götürüp, teşekkür ederken, maçtan sonra telefonda konuştuğumuzda Allah razı olsun dediğinde birilerinden emir mi alıyorduk ağabey he ?
Bizler GALATASARAYı karşılıksız sevdik ağabey ve hiç bir zaman kötülüğünü istemedik...
Zarar vermemek için elimizden geleni fazlasıyla yaptık...
Şimdi kenetlenme zamanıyken, muhalefet olup, takımı derinden etkilemek HİÇ BİRİMİZE YAKIŞMAZ.
Hepimiz takımımızın arkasındayız, protestomuzu bir maçla sınırlandırdık, sadece herkes herşeyin farkına varsın diye ve bitti işte...
Hakan ağabey, Arda’yla sürekli diyalog halindesin, sen ona akıl verensin bunu hepimiz biliyoruz...Şimdi büyüklüğünü gösterde, Arda’nın son 4 haftada neler yapması gerektiğini söyle.
Saygılar
Utku BOZTEPE
Yeniden canlandırma...
Daha güzel yazılarımızla, tribünlerin dili olarak...
Saygılar